Çeşit nedir, Çeşit ne demek

Çeşit; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

"Çeşit" ile ilgili cümle

  • "Güçlüğün hiçbir çeşidinden yılmamak, dil arıtıcısı olmanın vazgeçilmez bir koşuludur." - N. Uygur
  • "Bu camilerin her biri başka planda başka çeşittir." - Y. K. Beyatlı

Yerel Türkçe anlamı:

Kilim ve buna benzer şeyleri dokumakta kullanılan renkli iplik.

Fransızca'da Çeşit ne demek?:

variété, diversité

Osmanlıca Çeşit ne demek? Çeşit Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

çeşit, tenevvu'

Çeşit anlamı, kısaca tanımı:

Çeşit çeşit : Değişik değişik. Çeşitli olan, türlü türlü.

Çeşitkenar : Kenarlarından hiçbiri ötekine eşit olmayan (çokgen).

Envaiçeşit : Envaitürlü.

Çeşitkenar üçgen : Üç kenarı da ayrı uzunlukta olan üçgen.

Çeşitleme : Belli bir temayı değişik armoni, melodi ve ritimle süsleyerek yeniden çalma, varyasyon. Farklı olma durumu, farklılık. Çeşitlemek işi.

Çeşitlemek : Bir şeyin çeşidini artırmak.

Çeşitlendirmek : Çeşitlerini artırmak.

Çeşitlenme : Çeşitlenmek işi.

Çeşitlenmek : Çeşitli duruma gelmek. Çeşidi artmak.

Çeşitli : Çeşidi çok olan, türlü, mütenevvi.

 

Çeşitlilik : Çeşidi çok olma durumu, izge, yelpaze, tenevvü, spektrum.

İnsan çeşit çeşit yer damar damar : "toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi insanlar da birbirlerinden farklı özelliklere sahiptirler" anlamında kullanılan bir söz.

Aynı : Başkası değil, yine o. Benzer. Eski durumunda kalmış, değişmemiş. Aralarında ayrım olmayan.

Öbek : Küme. Özne, yüklem veya çeşitli tümleçlerle birlikte kullanılan sözlerin bütünü. Genel olarak yaş, kimyasal yapı, uzay dağılımları ve hızları bakımından benzer özellik gösteren yıldızlar veya yıldız kümeleri.

Canlı : Canlı yayın. Hareketli, hayat dolu, dinamik. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Güçlü, etkili. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde. Canı olan, diri, yaşayan.

Bölümlenme : Bölümlenmek işi.

Birey : İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert. Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert. Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert. Bir türün kapsamı içine giren somut varlık. Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri.

Küçük : Geri aşamada. Değersiz, önemsiz. Niteliği aşağı olan, bayağı. Küçük abdest. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı. Niceliği az olan. Kısık, parlak olmayan (ses). Yaşı daha az olan.

 

Birlik : Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet. Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması. Bir arada olma durumu, vahdet. Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen. Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk. Tek, bir olma durumu, vahdaniyet. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük. Bölünmezliği içeren yalın bütün. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek.

Türlü : Çeşitli sebzelerle pişirilen yemek. Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif.

Çeşit borcu : nev'i borcu, nev'an muayyen borç.

Çeşitlem : [Bakınız: yerel Öklit uzayı]

Çeşitlemeli ses : Tiyatro konuşmasında tiz ve pes perdelere kolaylıkla inip çıkabilen ses.

Çeşitlendirebilme : Çeşitlendirebilmek işi.

Çeşitlendirebilmek : Çeşitlendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Çeşitlendirilebilme : Çeşitlendirilebilmek işi.

Çeşitlendirilebilmek : Çeşitlendirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Çeşitlendirilme : Çeşitlendirilmek işi.

Çeşitlendirilmek : Çeşitlenmesi sağlanmak.

Çeşitlendirme : Çeşitlendirmek işi. Yatırımcının portföy oluştururken riskini en aza indirmek amacıyla fonlarını çeşitli alanlarda etkinlik gösteren firmaların çıkarttığı taşınır değerler arasında dağıtması. bk. üretimin çeşitlendirilmesi

Çeşit ile ilgili Cümleler

  • Çeşitli farklarına rağmen Joan ve Ann arkadaşlar.
  • Çeşitli dillerde 97'yi nasıl söylersin?
  • Neden onu yapmamaya karar verdiğimizin çeşitli sebepleri vardı.
  • Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
  • Geçen hafta çeşitli partilere katıldım.
  • Çeşitli grupları birleştirmeye çalıştı.
  • Çeşitli konular hakkında konuştular.
  • Çeşitli dillerde "doksan yedi"'yi nasıl söylersin?
  • Bu cümlenin çeşitli anlamları var
  • Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
  • Ben bir çeşit suçla suçlanıyor muyum?
  • Ali bana çeşitli kitaplar verdi.
  • Çeşitli görüşler duydum.
  • Onlar çeşitli şekillerde gelir.

Diğer dillerde Çeşit anlamı nedir?

İngilizce'de Çeşit ne demek? : n. kind, variety, sort, assortment, style, sample, cast, class, denomination, description, genre, ilk, item, range, species, stripe

Fransızca'da Çeşit : sorte [la], espèce [la], assortiment [le], manière [la], modalité [la], variation [la], variété [la]

Almanca'da Çeşit : n. Sorte, Art, Gattung, Abart, Variante, Sortiment, Auswahl, Angebot

Rusça'da Çeşit : n. сорт (M), вид (M), разновидность (F), выбор (M), ассортимент (M), видоизменение (N)