Ölçek nedir, Ölçek ne demek

  • Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
  • Tahıl ölçmeye yarar kap, kile.
  • Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran.
  • Bu ölçü miktarında olan.
  • Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü.
  • Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran.

"Ölçek" ile ilgili cümle

  • "İki ölçek buğday."
  • "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."

Yerel Türkçe anlamı:

Küfe.

Avcıların kullandığı fişeğe, barut ve saçma koymaya yarayan araç.

Ölçek, buğday ölçmede kullanılan bir araç

Bilişim alanındaki terim anlamı:

[Bakınız: ölçeklem katsayısı]

Coğrafya'daki terim anlamı:

Haritalarda uzunlukların gerçeğe göre ne denli küçültülmüş olduğunu belirleyen oran.

Fiziksel Kimya alanındaki anlamı:

Türevsel, tümlevsel denklemlerde, uzaklık değişkenleriyle çarpılan katsayı.

Bir büyüklüğü ölçmek için kullanılan karşılaştırma birimlerinden oluşan aralıklar (örn. sıcaklık ölçeği).

Bir fizik terimi olarak tanımı:

Ölçüm ve hesap için kullanılan araç ve aygıtlara işlenen bölmeleme dizisi.

Matematik terimi olarak kelime anlamı:

Verilen bir sırada ve bilinen aralıklarla imleme dizgesi.

Bilimsel terim anlamı:

Ölçü aygıtları, çizim, çizge ve benzeri üzerine düzgün aralıklarla konan imler.

 

fizik: a. Bir büyüklüğü ölçmek için kullanılan karşılaştırma birimlerinden oluşan aralık. b. Türevsel, tümlevsel denklemlerde, uzaklık değişkenleriyle çarpılan katsayı. c. Bir ölçü ayrıntısı üzerinde çizgilerle belirlenmiş olan betimler dizisi, göstergesi.

genel uygulayım: Bir büyüklüğü, niceliği ölçmeye yarayan kap, nesne, birim ve benzeri

Bir ölçüm boyutu ya da konusunu nicel olarak ölçmeye yarayan ve tam ölçünlü sınarlardan oluşmuş ölçme aracı.

İngilizce'de Ölçek ne demek? Ölçek ingilizcesi nedir?:

scala, scale (e. g. temperature scale), scale

Osmanlıca Ölçek ne demek? Ölçek Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

mikyâs

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Ardahan ili, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Ölçek kısaca anlamı, tanımı:

Ölçek çizgisi : Haritanın ölçeğini göstermek için kenarına çizilen ve her santimetresinin gerçekte kaç kilometreye karşılık olduğunu gösteren doğru.

Çizgi ölçek : Plan veya haritanın alt köşesinde yatay bir çizgi ile gösterilen, harita üzerindeki uzunluğun gerçekte ne kadar uzunluğa karşılık olduğunu belirten ve bunun çizgi üzerinde işaretlenmesiyle elde edilen ölçek.

Genel ölçek : Fazla ayrıntıya girmeden yapılmış olan ölçüm.

Kesir ölçek : Plan ve haritalarda küçültme oranını basit kesirle ifade eden ölçek türü.

Akıcılık ölçeği : Bir sıvının belli sıcaklıktaki akıcılığını ölçmekte kullanılan alet.

Boylam ölçeği : Deniz haritalarında boylamı bulmak için belirtilen ölçek.

Mohs ölçeği : Zımpara taneciklerinin sertliğini saptamada kullanılan değerler tablosu.

 

Rihter ölçeği : Depremin büyüklüğünü ve şiddetini belirleyen gösterge.

Ölçekli : Ölçek farkıyla aynen bütünü veren geometrik şekil veya eleman.

Ölçeksiz : Ölçeği olmayan.

Ölçeksizlik : Ölçeksiz olma durumu.

Birim : Bir kümenin her elemanı. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri. Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite.

Kabul : Akseptans. Bir öneriyi uygun bulma, onaylama. Konukları veya işi olanları yanına, katına alma. Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma. Sunulan bir şeyi, armağanı alma. Bir yere alınma.

Ölçü : Ölçme sonucu bulunan rakam. Ölçüt. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Değer, itibar. Belirlenmiş boyut.

Miktar : Ölçü. Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik.

Tahıl : Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat.

Ölçme : Ölçmek işi.

Yarar : Yarayan, elverişli, uygun. Çıkar. Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj.

Bu : En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz. Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.

Kap : İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne. Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. Kap kacak. Kadınların giydiği kolsuz üstlük. Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi. Kapak, cilt.

Kile : Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek.

Dört : Dört sayısının adı. Üçten bir artık. Bu sayıyı gösteren 4 ve IV rakamlarının adı.

Eşit : Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi. Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse).

Ağırlık : Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Takı. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıntı. Etki, baskı, güçlük. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Yük, külfet. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Ağır olma durumu. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Sorumluluk. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Değerli olma durumu. Ağırbaşlılık. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

Ölçek açısı : [Bakınız: dihedral açı]

Ölçek ayırıcılığı : Bir ölçeği oluşturan sınarların bir tutum sürekliliği üzerinde yüksek -sayıllı ya da konumlu kişileri, düşük sayıllı ya da konumlulardan ayırma özelliği.

Ölçek ayırımı yordamı : Tekboyutlu bir ölçeğin gereksinmelerini karşıladığı gibi eşit görünen aralıkları bulunan ve ölçümün yoğunluğunu veren ölçek geliştirme yordamı.

Ölçek başı : Ölçek fazlası, tepeleme dolu ölçeğin kenar üstü olan kısmı

Ölçek birimlerinin eşitliği : Bir ölçeği oluşturan ardıl birimler arasında ölçüm ayrımlarını karşılaştırmaya elverecek biçimde eşit aralıkların bulunması.

Ölçek çözümlemesi : Yığışımlı ölçeği oluşturacak sınarları seçerken ölçektartım çizelgesine bakarak açık tutarsızlık gösteren ya da yığışımlı niteliğe uygun düşmeyen sınarların elenmesini sağlayan çözümleme.

Ölçek dönüştürümü : Ölçek katsayı değiştirilerek denklem üzerinde yapılan işlem.

Ölçek ekonomileri : İçsel ölçek ekonomileri ile dışsal ölçek ekonomilerine bağlı olarak firmanın verimliliğinin artmasına ve maliyetlerinin düşmesine yol açan etkiler.

Ölçek ekonomileri kuramı : Ülkeler her bakımdan aynı olsalar bile, her ülke içsel ekonomilerin geçerli olduğu malları daha ucuza üretip bu mallarda uzmanlaşarak dışsatım yaptığı durumda, tüm ülkelerin dış ticaretten kârlı çıkacaklarını ileri süren kuram.

Ölçek ekonomileri önsavı : Ölçeğin genişlemesiyle birlikte marjinal ve ortalama maliyetlerin azalmasına bağlı olarak verimliliğin artacağını ileri süren önsav.

Ölçek ile ilgili Cümleler

  • Jale çok güzel bir kadın. Ona bir ölçekle, o bir on bir.
  • O büyük ölçekte bir parti verdi.
  • Santigrat ölçek Japonya'da kullanılır.
  • Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.

Diğer dillerde Ölçek anlamı nedir?

İngilizce'de Ölçek ne demek? : n. measure, scale, guess stick

Fransızca'da Ölçek : mesure [la] échelle [la]

Almanca'da Ölçek : n. Gradmesser, Maßstab, Scheffel

Rusça'da Ölçek : n. мера (F), мерка (F), мерило (N), критерий (M), масштаб (M), размах (M), мера веса (6.42 кг.) (F)