Açuk nedir, Açuk ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Dağlarda yetişen bir çeşit yabani elma.

Teknik terim anlamı:

[Bakınız: acık].

Açık.

Güler yüzlü, şen.

Açuk anlamı, kısaca tanımı

Açuk boyamak : Bir işi açıkça yapmak

Açuk gönüllü : Saf kalbli, temiz yürekli.

Açuk saçuk : Açık saçık.

Açukluk : Saffet.

Baş açuk : Korkusuz, pervasız.

Gönli açuk : Endişesiz, kedersiz, içi rahat, şen.

Güler yüzlü : Yakınlık gösteren, içten davranan. Yakınlık gösterilerek, içten davranılarak.

Güler yüz : İçten ve yapmacıksız, yumuşak, okşayıcı davranış.

Yetişen : Ulaşan, kavuşan. Van şehri, Kocapınar nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Yabani : Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı. Doğada kendiliğinden yetişen (bitki). Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse).

Güler : Hindi. Gülen, gülümseyen kimse.

Yetiş : “Amacına ulaş, isteğine kavuş” anlamında kullanılan bir isim.”.

Yaban : İnsan yaşamayan ıssız yer. Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse. Vahşi olan, evcil olmayan canlı. Aile ocağından uzak olan yer. Kendi kendine yetişen bitki. Issız.

Yüzlü : Yüzü herhangi bir nitelikte olan. Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse).

Çeşit : Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev. Türlü. Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik.

 

Yaba : Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı.

Açık : Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

Güle : Koyunun yünü kırkılırken ayaklarına bağlanan ip: Güleyi bağladı.

Yeti : İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke.

Acık : Dağlarda yetişen bir çeşit yabani elma. Biraz, azıcık, pekaz. Öç, intikam, kin, garaz. İnat, zıddiyet, nisbet. Keder, ıstırap, elem. Merhamet, şefkat. Hiddet, gazap, öfke. [Bakınız: acığ]. Sıkıntı, eziyet: Şu işi görürken bana acık etme. [Bakınız: acalma]. Yaban armudu, ahlat. Sumak yaprağı, nar, ceviz, palamut kabuğu, şap gibi şeylerden yapılan ve içine boyanacak bez atılan sıvı. Azıcık, biraz. Acı, dert, ıstırap.

Diğer dillerde Açma kapama belirteci anlamı nedir?

İngilizce'de Açma kapama belirteci ne demek ? : on-off lavel indicator