Ayın oyuncak etmek nedir, Ayın oyuncak etmek ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Döküp saçmak, altüst etmek, işe yaramaz duruma getirmek, bozmak, karmakarışık etmek, çarçur etmek.

Ayın oyuncak etmek tanımı, anlamı

Ayın oyun : Hile, entrika, desise, oyun. Bozukdüzen, karışık, karmakarışık, olur olmaz, acayip, baştan savma, gelişigüzel. Öteberi, ufak tefek, ıvır zıvır, abur cubur. Karmakarışık, düzensiz, bozuk. Düzen, kandırmaca. Boşa kullanma: Elindeki parayı ayın oyun etdi godu

Etme : Etmek işi.

Ayın : Arap alfabesinin on sekizinci harfinin adı.

Etmek : Bir işi yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük ya da büyük abdestini yapmak. Bulmak, erişmek. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak.

Oyun : Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Kumar. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.

 

Oyuncak : Oyun aracı. Önemsiz ve kolay iş. Başkaları tarafından bir araç gibi kullanılan, hiçe sayılan güçsüz kimse.

Karmakarışık : Dağınık, düzensiz, çok karışık. Huzursuz, kararsız, karmaşık.

Karmakarış : Karmakarışık.

Getirmek : Gelmesini sağlamak. Erişmek ya da eriştiğini sanmak. Bir makama atamak veya seçmek. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. İleri sürmek. İletmek, bildirmek. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Sağlamak. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar.

Yaramaz : Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan. Çapkın. Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı (çocuk), uslu karşıtı.

Getirme : Getirmek işi.

Saçmak : Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek. Belli bir görüşü, düşünceyi yaymak. Işık ve ısı yaymak.

Yarama : Yaramak işi.

Altüst : Çok karışık ve dağınık.

Çarçur : "Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek" anlamındaki çarçur etmek ve "gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak" anlamlarındaki çarçur olmak sözlerinde geçer.

Bozmak : Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak. Dokunmak, zarar vermek. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak. Geçersiz bir duruma getirmek. Bırakmak, dağıtmak. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek. Altını paraya çevirmek, bozdurmak. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek. Kızlığına zarar vermek. Kötü duruma getirmek. Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek.

 

Karmak : Karıştırmak, birbirine katmak. Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Altüs : Altüst.

Bozma : Bozmak işi. Biçimi ve kullanılışı değiştirilmiş.

Diğer dillerde Ayın evreleri anlamı nedir?

İngilizce'de Ayın evreleri ne demek ? : phases of the moon