Fabrika nedir, Fabrika ne demek

Fabrika; kökeni italyanca dilinden gelmektedir.

  • İşlenmemiş veya yarı işlenmiş maddelerin makine, araç vb. ile işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu, üretimevi

"Fabrika" ile ilgili cümle

  • "Bir deri fabrikası her yerde yapılabilir." - Y. K. Beyatlı

Yerel Türkçe anlamı:

Fabrika (bk. pavlika)

İktisat alanındaki kelime anlamı:

İşgücü kullanılarak, makine veya teknik yöntemlerle aramalların başka bir mal hâline dönüştürüldüğü mekân.

İngilizce'de Fabrika ne demek? Fabrika ingilizcesi nedir?:

factory

Fabrika hakkında bilgiler

Fabrika veya Üretimevi. İçerisinde işlenmemiş veya yarı işlenmiş ürünün işçiler tarafından, makine, araç ve aygıtlar yardımıyla işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu. Üretimevi terimi, söz konusu işlemlerin gerçekleştirildiği, belli bir büyüklüğe sahip endüstriyel yapılar için de kullanılmaktadır. Üretimevleri gerekli işgücü, ana para ve tesis kaynaklarının bir araya gelmesi ile oluşur ve etkinlik gösterir.

Romalılar tarafından çeşitli üretim birimleri ve büyük değirmenler kurulduğu halde çağdaş anlamda üretimevinin ilk örneği Venedikliler tarafından kullanılmış Venetian Arsenal yapısıdır. Endüstri devriminden yüzyıllar önce, 1104 yılında Venedik şehrinde kurulmuş olan tesislerde birleşim (montaj) hatları kullanılmış, belli parçaların bir araya getirilmesi yoluyla gemi üretilmiştir. Üretimevinin üretim şekli çağdaş seri üretim tarzına benzemekteydi. Venetian Arsenal'in en verimli döneminde üretimevinde 16.000 işçi çalışmakta, günde hemen hemen bir gemi üretilmekteydi.

 

Fabrika ile ilgili Cümleler

  • Fabrika her ay binlerce şişe üretir.
  • Bu fabrika geceleri de çalışır.
  • Bu, Amerika Birleşik Devletlerindeki en büyük para fabrikasıdır.
  • Ali bir fabrikada çalışmak istemiyor.
  • Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
  • Fabrika, insanlar için robotlar üretiyor.
  • Fabrika cephane üretir.
  • Ben bir fabrikada çalışıyorum.
  • Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
  • Fabrika atıkları bazen nehirlerimizi kirletir.
  • Bu fabrikalar çevreyi kirletiyor.
  • Fabrika eski makineleri kaldırmayı düşünüyor.
  • Savaş sırasında, fabrikalar gece gündüz çalıştı.
  • Ali bir fabrikada çalışmak istiyor.

Fabrika anlamı, kısaca tanımı:

Makine : Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü. Araba, otomobil. Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması.

Araç : Taşıt. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.

 

Tüketim : Tüketme işi. Üretilen veya yapılmış olan şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, istihlak, üretim karşıtı.

Durum : Duruş biçimi, konum, tavır. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.

Getiri : Faiz. Kazanç. Yarar.

Sanayi : Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, uran, endüstri.

Kuruluş : Kurulma işi. Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Kasılma. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis. Yapı, yapılış, bünye.

Üretimevi : Fabrika.

Elektrik fabrikası : Elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi nakil hatlarıyla dağıtan büyük iş yeri.

Hadde fabrikası : Som demire çubuk, köşebent, levha, ray vb. biçimler verilen yapımevi.

Kireç fabrikası : Kireci işleyip satışa hazır duruma getiren işletme.

Kiremit fabrikası : Modern usullerle hazırlanmış balçığın kiremide dönüştürüldüğü iş yeri.

Fabrikacı : Fabrika sahibi veya fabrika işleten kimse, fabrikatör.

Fabrikasyon : Fabrikada yapılarak tüketime hazır duruma getirilen (madde).

Fabrikatör : Fabrikacı.

Fabrikatörlük : Fabrikacılık.

Madde : Para, mal vb. ile ilgili şey. Molekül. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Bir cismi oluşturan öge, öz. Duyularla algılanabilen nesne. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm.

Ürün : Eser. Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul. Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey. Bir tutum veya davranışın ortaya çıkardığı şey.

İşçi : Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse. Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneği olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek.

Taraf : Bir şeyin belli bölümü, kısmı. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi. Yöre, yer. Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Yön, yan, doğrultu.

Aygıt : Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz.

Yardım : Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet. Etki. İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek. Bağış, iane.

Terim : Cebirsel bir anlatımda + veya - işaretleri arasında bulunan parçalardan her biri. Geleneksel mantıkta özne veya yüklem. Bir kesrin pay ve paydasından her biri, had. Bir denklemde = işaretinin iki yanındaki anlatımlardan her biri. Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah.

Fabrika fiyatı : Fabrika çıkışında mala ödenen bedel.

Fabrika markaları : Fabrikalarda üretilen malların üzerine konulan, o fabrikanın kütüğe yazdırdığı markalar.

Fabrika satış yeri : Bir işletmenin dışsatım fazlası, kusurlu veya elde kalmış mallarını düşük fiyatla satmak veya yeni ürünlerini tanıtmak amacıyla fabrikanın içinde ya da yakınında açtığı perakende satış yeri.

Fabrika yemi : Konsantre yem karması.

Fabrikacılık : Fabrikacının yaptığı iş, fabrikatörlük.

Fabrikalar satış merkezi : Farklı markalara ait fabrika satış yerlerinin bir arada bulunduğu büyük alışveriş merkezi.

Fabrikasız imalatçılar : Ürünlerin üretim, tasarım ve pazarlama evrelerinin birbirinden tamamen kopuk olduğu katma değerin tasarım ve pazarlama süreçlerinde yaratıldığı alıcı yönetimli değer zincirlerinde çalışan üreticiler.

Diğer dillerde Fabrika anlamı nedir?

İngilizce'de Fabrika ne demek? : n. factory, works, plant, mill, hacienda, workshop

Fransızca'da Fabrika : fabrique [la], boîte [la], manufacture [la], usine [la]

Almanca'da Fabrika : n. Betrieb, Fabrik, Manufaktur

Rusça'da Fabrika : n. фабрика (F), завод (M), предприятие (N), комбинат (M)

adj. фабричный, заводской