Fingil nedir, Fingil ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Köylü kadınların giydikleri eteklik.

Kaynak sularının kumlu ve gevşek topraklarda kum ve toprak zerreleriyle kubbe yaparak kaynaması.

Fingil tanımı, anlamı

Fingi : Süslü, şık

Fingilemek : Sürgülemek, kilitlemek.

Fingilli : Kendini beğenmiş, hoppa, kırıtkan.

Kaynama : Kaynamak işi. Boya filminde hava veya solvent buharının kabarcık durumunda bulunması.

Eteklik : Etek. Bir şeyin aşağıya doğru uzanan yüzü. Etek yapmaya elverişli (kumaş).

Kaynak : Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans. Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi. İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi. Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge. Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer. Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür. Bir şeyin çıktığı yer, menşe.

Toprak : Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. Memleketli. Kara. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış. Arazi, tarla. Ülke.

 

Gevşek : Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan. Cansız, hareketsiz, iradesiz. İlgisiz, kayıtsız bir biçimde.

Etekli : Adana ili, Karaisalı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Zerre : Çok küçük parçacık. 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi.

Kayna : Kayığın iki yanında bulunan ve kıyıya çekmek için ip takılacak çıkıntılar. Şişe.

Topra : Torba.

Kumlu : İçinde kum bulunan, kumsal. Çok ufak ve sık benekli. Hatay iline bağlı ilçelerden biri.

Kubbe : Yarım küre biçiminde olan ve yapıyı örten dam, kümbet.

Kadın : Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Bayan. Hizmetçi bayan.

Köylü : Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan. Köy halkı. Köydeş. Kaba, anlayışsız.

Etek : Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik. Yağmur sularının, çatının bazı yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılmış olan saç örtü. Dağ, tepe, yığın vb. yamaçlı şeylerin alt bölümü. Giysinin alt kenarı. Çadır, kanepe örtüsü gibi kumaştan olan şeylerin yere sarkan bölümü. Giysinin belden aşağıda kalan bölümü. Edep yeri.

Yapa : Ekinin, toprak üstündeki bölümü. Kırkılmış koyun yünü. Yapağı.

Kadı : Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları.

Kum : Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler. Vücuttaki bezlerin, özellikle böbreğin ürettiği ince ve katı tanecikler. Armut, ayva vb. meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler.

Diğer dillerde Fingerpicking anlamı nedir?

Osmanlıca Fingerpicking : parmaklama