Kopali nedir, Kopali ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Fındık kırmaya yarayan ağaçtan yapılmış araç.

Biber ve buğday dövmek için kullanılan tokmak.

Evlilik dışı doğan çocuk, piç.

Sopa, tokmak, tokaç.

Kopali kısaca anlamı, tanımı

Kopa : Ot ya da saman yığını, küme. Küpes

Kopal : Tropik bölgelerde yetişen, bazı erguvangillerden çıkarılan ve cila yapmakta kullanılan bir tür reçine.

Evlilik dışı : Yasal olmayan, yasaya uygun olmayan, gayrimeşru.

Evlilik : Evli olma durumu.

Tokmak : Ağaçtan yapılmış iri çekiç. Davul vb. vurmalı çalgıları çalmakta kullanılan ve çalgının bir parçası olan araç. Dibekte dövme işi için kullanılan ağaçtan araç. Kapı kolu yerinde bulunan ve kapıyı açmaya yarayan topuz. Kapıya asılı duran ve kapıyı çalmaya yarayan, türlü biçimlerde metal parça.

Dövmek : Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak. Çarpmak, sertçe dokunmak. Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek. Topa tutmak. Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek. Davul vb. çalmak, vurmak. Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek. Ezmek. Çırpmak.

Fındık : Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genel olarak Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6-7 metre, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana). Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan yağlı, nişastalı ürünü. Hileli zar.

 

Buğday : Buğdaygillerin örnek bitkisi (Triticum). Bu bitkinin başaktan ayrılıp öğütülmesiyle elde edilen tanesi.

Biber : Patlıcangillerden, yurdumuzda çok yetişen ve çeşitli türleri bulunan bir bitki (Capsicum annuum). Bu bitkinin tazeyken sebze olarak yenilen ürünü. Bu bitkinin kurutulup baharat olarak yararlanılan ürünü.

Tokaç : Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak.

Tokma : Çok yemekten olan mide ağrısı. Tarlaları ayıran sınır sırıkları arasından arabaların geçmesi için yapılan ilkel kapı.

Buğda : Buğday. Eski türkçe buğday: bk. ayrıca kıriyh.

Kırma : Kırmak işi. Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi. Kırılmış ya da dövülmüş tahıl. Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek). Ot bitmeyen bayır. Pili. Melez. Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan.

Çocuk : Küçük yaştaki erkek ya da kız. Genç erkek. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak.

Doğan : Kartalgillerden, sırtı kül rengi ve enine çizgili, küçük kuş, fare vb. ile beslenen ve alıştırılarak kuş avında kullanılan yırtıcı bir kuş (Falco peregrinus).

Dövme : Dövmek işi. Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma. Dövülerek yapılan. Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya). Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılmış olan yazı veya resim.

 

Araç : Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Taşıt.

Yara : Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik. Dert, üzüntü, acı. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık. Vücutta işlemekte olan çıban.

Yapı : Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni.

Toka : Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık. İçki içerken birinin şerefine, sağlığına kadeh tokuşturma. Kadınların saçlarını bir arada tutmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç. El sıkışma.

Diğer dillerde Koordine represyon anlamı nedir?

İngilizce'de Koordine represyon ne demek ? : coordinate repression