Muşulamak nedir, Muşulamak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Homurdanmak, karnından konuşmak.

Yorgunluk ve öfkeden solumak.

Teknik terim anlamı:

Uyuyan kimse işitilecek şekilde nefes alıp vermek.

Muşulamak tanımı, anlamı

Homurdanmak : Öfke, kızgınlık, can sıkıntısıyla anlaşılmaz sesler çıkarmak. Taşıt, alet vb. alışılmışın dışında bozuk ses çıkarmak

Homurdanma : Homurdanmak işi.

Yorgunluk : Çalışma vb. sebeplerle bireyin ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalması, bitaplık.

Homurdan : Çok konuşan, geveze.

Konuşmak : Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak. Flört etmek. Becermek, uzman gibi yapabilmek. Şık ve zarif görünmek. Belli bir konudan söz etmek. Dargın bulunmamak. Söylev vermek, konuşma yapmak. Konuşma dili olarak kullanmak. Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek. Geçerli olmak, etkin olmak. Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak. Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak. İlişki kurmak ya da ilişkiyi sürdürmek. Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek.

Solumak : Nefes alıp vermek. Sık ve kesik soluk alıp vermek. Zorlanmak, gücünün hepsini harcamak.

Konuşma : Konuşmak işi. Görüşme, danışma, müzakere. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi vermek için yapılmış olan söyleşi, konferans.

 

Yorgun : Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan, bitap.

Soluma : Solumak işi.

Vermek : Üzerinde, elinde ya da yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Sahip olmasını sağlamak. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek. Herhangi bir duruma yol açmak. Tespit etmek. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak. Kazandırmak, katmak. Doğurmak. Ondan bilmek, atfetmek. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek. Cinsel yönden kendisini kullandırmak. Kızı, kadını biriyle evlendirmek. Ödemek. Ayırmak, harcamak. Bırakmak veya bağışlamak. Bitki ve ağaç, ürün üretmek. Yaymak. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek. Dayamak. Satmak. Hepsini herhangi bir duruma sokmak.

Solum : Taban.

Yorgu : Sıcak, durgun hava. Yorum. Usanç.

Şekil : Biçim. Davranış biçimi, tutum, yol, tarz. Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi. Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi. Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim. Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim. Anlatım biçimi.

Konuş : Konma işi. Konum. Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Verme : Vermek işi.

Nefes : Soluk. Şifa amacıyla hastaya okunan dua. Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir. Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman. Canlılık, hayat belirtisi.

 

Konu : Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje. Üzerinde konuşulan şey, bahis.

Homu : Boğuk sesli (kimse). Derbeder (kimse). Yayıkta dövülerek yağ elde edilen ekşi süt.

İşit : Eşit, denk.

Diğer dillerde Muştucubaşı anlamı nedir?

Osmanlıca Muştucubaşı : müjdeci-yi evvel