Tüp ayak nedir, Tüp ayak ne demek

Tüp ayak; Biyoloji alanında kullanılan bir sözcüktür.

Biyoloji'deki anlamı:

Derisi dikenlilerde özel bir sistemle hayvanın yer değiştirmesine yarayan, su kanal sistemine küçük yan kanallarla bağlı, solunum, besin yakalama, duygu alma fonksiyonlarını da yapmak üzere değişebilen, vücut dışına uzanan deri çıkıntısı. Ambulakral ayak.

Teknik terim anlamı:

Derisi dikenlilerde özel bir sistemle hayvanın yer değiştirmesine yarayan, aynı zamanda solunum, besin yakalama, duyu alma fonksiyonlarını da yapmak üzere değişebilen, vücut dışına uzanan deri çıkıntısı, ambulakral ayak.

Tüp ayak anlamı, tanımı

Ayak : Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak

 

Tüp : Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. Akışkan maddelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İçine krem, diş macunu, ilaç vb. maddeler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik veya metal boru. Fallop tüpü.

Derisi dikenliler : Beşli bakışımlı denizkestaneleri, denizhıyarları, denizyıldızları, deniz yılanları ve denizlalelerini içine alan deniz hayvanları dalı.

Su kanal sistemi : Derisi dikenlilerde sölomu kapsayan, ağzın çevresini saran bir çember kanal ile bundan ayrılan beş ışınsal kanaldan yapılmış bir sistem. Çember kanal Poli keselerine bağlıdır. Işınsal kanallar yan kanallar aracılığıyla tüp ayaklarla (ambulakral ayaklar) birleşmiştir. Birleşme yerinde ampuller bulunur. Bu sistem taş kanal aracılığı ile vücut dışındaki sıvıyla bağlantı halindedir. Kanalların içinde taşınan su, hayvanın hareketini özel bir biçimde sağlar. Ambulakral sistem. Derisi dikenlilerde sölomu kapsayan, ağzın çevresini saran bir çember kanalla, bundan ayrılan farklı sayıda ışınsal kanaldan yapılmış bir sistem, ambulakral sistem. (karşılık: ambulakral kanal sistemi),Derisi-dikenlilerde sölomu kapsayan ayrı bir sistem olup ağzın çevresini saran bir çember kanal ile bundan ayrıları 5 ışınsal kanaldan yapılmıştır. Çember kanal Poli keselerine bağlıdır. Işınsal kanallar yan kanallar araciyle ambulakral ayaklarla birleşmiştir ve bu birleşme yerinde ampuller bulunur. Bu sistem taş kanalı araciyle de vücut dışındaki su ile bağlantı halindedir. Kanalları içinde su taşıyan bu sistem özel bir biçimde hareketi sağlar.

 

Yer değiştirme : Bir yerden başka bir yere gitme, tebdilimekân. Bir birimde çalışan görevlilerin düzenli bir biçimde başka birimlere geçmesi, rotasyon. Göçüşme. Laboratuvarlarda gazları toplamakta izlenen yöntem.

Değiştirme : Değiştirmek işi, tebdil, tahrif.

Ayak deri : Gelip iş yapan kimseye verilen ücret, hizmet ücreti.

Fonksiyon : İşlev. Bir birleşikteki herhangi bir madde grubunun kimyasal görevi, bu görevi nitelendiren özelliklerin tamamı. Bir veya birçok değeri değişebilen niceliklere bağlı olarak değişen nicelik.

Yakalama : Yakalamak işi. Sanığın yargıç kararı olmaksızın hürriyetinin kısıtlanmasını doğuran koruma önlemi.

Dikenli : Dikenli olan. Dikeni olan bitkilerin bulunduğu (yer). Zor, çetin, sıkıntı veya üzüntü veren.

Solunum : Bütün canlılarda, oksijen alıp karbondioksit verme biçiminde görülen hareket, teneffüs. Bitkilerde geceleri oksijen alıp karbondioksit verme, gündüzleri ise karbondioksit alıp oksijen verme biçiminde görülen hareket.

Çıkıntı : Bir yüzeyde ileri doğru çıkan bölüm. Bir metni düzeltmek veya ona bir şey eklemek için satır dışına yazılan yazı, çıkma. Her şeye itiraz eden, huzursuzluk çıkaran (kimse). Kambur.

Yapmak : Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Yol almak. Davranmak, hareket etmek. Üretmek. Bir durum yaratmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Salgılamak, çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Olmasına yol açmak. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Olmak. Gerçekleştirmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Onarmak, tamir etmek. Evlendirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Düzenli bir duruma getirmek. Dışkı çıkarmak.

Sistem : Düzen. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. Model, tip. Dizge. Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat. Yol, yöntem.

Hayvan : Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse).

Kanal : Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu. Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat. Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti. İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz. İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol.

Yapma : Yapmak işi. Yapay. Yapmacık. Tezek. Bulgurla yapılmış, yuvarlak ve yassı köfte. Sır, gizem. Elle biçim verilen tezek. Tezek, kerme (Çayağzı).

Zaman : Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Çağ, mevsim. Dönem, devir. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Belirlenmiş olan an. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı.

Üzere : Amacıyla. Neredeyse. Şartıyla. Gibi.

Vücut : İnsan ya da hayvan gövdesi, beden. Var olma, varlık.

Diğer dillerde Tüp ayak anlamı nedir?

İngilizce'de Tüp ayak ne demek ? : tube foot, ambulacral foot