Talus nedir, Talus ne demek

Talus; Anatomi, Veteriner alanlarında kullanılan bir sözcüktür.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Aşık kemiği.

Teknik terim anlamı:

Litoral zonun alt kısmından başlayarak profundal zona kadar devam eden eğimli kısım.

Talus kısaca anlamı, tanımı

Talu : İki kürek kemiği arası. İnsan ve hayvanlarda iki kürek arası, iki küreğin birleştiği yer. Kürek kemiği. Seçkin, seçilmiş, güzel

Profundal zon : Göl ve deniz gibi sucul ekosistemde ışıksız derin zemin bölgesi.

Aşık kemiği : Çift tırnaklı hayvanların ön dizlerinde bulunan bir eklem kemiği. İnsanın ayak bileğindeki çıkıntılı kemik.

Litoral : Suların en yüksek olduğu düzeyle en alçak olduğu düzey arasında kalan, sürekli olarak suyla örtülü olmayan sahil bölgesi.

Eğimli : Eğimi olan. Bir şeyi yapmaya içten yönelmiş, meyyal.

Başla : Yönetmenin oyunculara bir çevirimin başında verdiği komut; oyuna başlama komutu. Yumruklaşma oyununa başlatmak için orta hakemin verdiği komut.

Kadar : Ölçüsünde, derecesinde. Miktarda, derecede. Gibi. Denli. Büyüklüğünde, genişliğinde. Süre belirten bir söz. Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz. Dek.

Kısım : Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim. Bir cinsten veya meslekten olanların tümü. Kol.

 

Devam : Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme. Ek, parça. Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme. "Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz.

Kısı : Acı, sıkıntı: Yaratan, kısıda olanlara yardım eder. [Bakınız: kısu].

Deva : İlaç, çare.

Kemi : Büyük, iri fare. Yerelması.

Kada : Kardeş. Ağabey. Kız kardeş, abla. Küçük kardeş. Arkadaş. Teyze. Yeni doğmuş hayvan yavrusu. Gönül, naz. Konuşmaya engel olan dilbağı : Dili kadalı olduğundan konuşamıyor. Sıra: Ahmet'in kadasını sen mi savdın. Kadar (bk. gadâ, kada kadar). Kadar. Kadar, bk. kadê, kadâr.

Zona : Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerle beliren, mikroplu bir hastalık.

Aşık : Aşık kemiği. Aşırma. Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse. Sevişen bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad. Halk ozanı. Dalgın, kalender kimse. “Ahbap, arkadaş” anlamında kullanılan bir seslenme sözü. Yağ çıkarmak için kullanılan ağaç. Kadınların bir süs eşyası. Allah adamı, safderun, bön. Çingene. Âşık. Alıcı ile göstericilerde filmin aralı devinimini sağlayan tırnaklara gerekli devinim biçimini veren, çapraşık bir devinimi sağlayabilecek biçimde yapılmış, özeğinden geçmeyen bir eksene bağlı madenden parça. Saz çalarak şiir okuyan halk ozanı tipi. Çatıyı oluşturan ağaçlardan her biri. (Afşar Gelendost Isparta). Akıntı, cereyan. Türk gölge oyununda ciddi tiplerden biri; saz çalarak şiir okur. Halk ozanlarının ezgicilerine ve öykücülerine verilen ad. (Halk edebiyatı terimi) Saz şâiri. [Bakınız: halk ozanı]. Tutkun, vurgun, sevdalı.

 

Eğim : Eğilmiş olma durumu. Bir yüzeyin yatay düzleme doğru eğilmesi, eğiklik, meyil.

Alt : Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı. Birkaç şeyden aşağıda olan. Bir şeyin yere yakın bölümü. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun. Sınıflamalarda ikinci derecede olan. Bir nesnenin tabanı. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.

Diğer dillerde Talus anlamı nedir?

İngilizce'de Talus ne demek ? : talus