Throw the book at türkçesi Throw the book at nedir

Throw the book at ingilizcede ne demek, Throw the book at nerede nasıl kullanılır?

Throw : Madencilik, sinema, televizyon, jeoloji alanlarında kullanılır. Şal. Yer tabakasındaki çatlak. Yöneltmek. İçinde yapmak (baraj vb nehrin). Uzaklık. Düşürme. Kaçırmak. Fırlatmak. Yere atmak (güreşçi veya at).

The : Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer). Belgili tanımlık. Belirli durumlarda isimden önce kullanılır.

Book : Ayırtmak. Tutmak. Deftere işlemek. Senaryo. Defter. Deftere geçirmek. Yer ayırtmak. Liste. Peylemek. Yer tutmak.

At : Bir iş veya hareketten bahsederken kullanılır. Bir yeri belirtmek için kullanılır. Bir hareketin hedefini gösterir. Da. Üzerinde. Ye. Ya. Hatta. A. Bir miktarı göstermek için kullanılır.

Throw the blame on : Yüklemek.

Throw the door open : Hışımla kapıyı açmak. Aşırı bir güçle kapıyı açmak.

Throw the bull : Böbürlenmek. Palavra atmak. Övünmek. Laflamak.

İngilizce Throw the book at Türkçe anlamı, Throw the book at eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Throw the book at ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Encumber : Güçlük çıkartmak. Ayak bağı olmak. Ayakbağı olmak. Engellemek. Ayağına dolaşmak. Doldurmak. Tıka basa doldurmak. Yüklemek. Sorumluluk altında bırakmak.

Castigated : Kınamak. Dövmek.

Be charged : Memur olmak. Şarj olmak. Ücretlendirilmek. Cezası kesinleşmek.

Admonished : Uyarmak. İhtar etmek. Azarlanmış. Tembih etmek. Fırça yemiş.

Corrects : Haddini bildirmek. Doğrulamak. Düzeltmek. Üzerinde kalem oynatmak. Islah etmek. Ayarlamak. Doğru. Tashih etmek. Doğrultmak.

Basted : Sıvı dökmek veya sürmek (kurumaması için pişen etin üstüne). Erimiş yağ dökmek. Dövmek. Teyellemek. Haşlamak. Kurumaması için etin üzerine su dökmek. Dayak atmak. Sopa atmak.

Berates : Fırça atmak. Fırça atmak (argo terim). Fırça çekmek. Haşlamak.

Censure : Azar. Kınamak. Kınama. Tekdir. Sertçe eleştirmek. Suçlamak. Tektir etmek. Eleştirmek. Tenkit etmek.

Berate : Fırça çekmek. Haşlamak. Fırça atmak. Fırça atmak (argo terim).

Come down on : Saldırmak. Haşlamak. Başına ekşimek. Üstüne gelmek. Fırça atmak. Fırçalamak. Sıkıştırmak. Acımasızca azarlamak.

Throw the book at synonyms : inculpates, admonishing, castigating, chide, censured, baste, admonish, crime, encumbers, bastes, blow up, inculpate, farm out, castigate, chew out, cop it, encumbering, censuring, chew up, inculpated, bawling out, berated, discipline, came down on, bring up, land with, call down, chidden, blister, burn up, censures, encumbered, brush down.