Işıklama durumu nedir, Işıklama durumu ne demek

Işıklama durumu; Gösteri alanında kullanılan bir kelimedir.

Teknik terim anlamı:

Bir oyunun uygulanmasında her ışık değişiminde ortaya çıkan yeni durum. Sahneye verilen ilk ışıklama durumundan başlayarak her oyun ışıklama açısından çok sayıda durumu kapsar.

Işıklama durumu anlamı, tanımı

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Işık : Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma. Aydınlanmak için kullanılan elektrik. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb.

Işıklama : Çevirim sırasında, aydınlatılmış olan konunun görüntüsünün duyar kat üzerine belirli bir süre düşerek etkilemesi.

 

Uygulanma : Uygulanmak işi.

Değişim : Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme. Bir niceliğin birbirinden ayrı değerler alması veya böyle iki değer arasındaki ayrım. Rüzgârın yön değiştirmesi. Para aracılığı olmaksızın, bir nesnenin dolaysız olarak bir başka nesne ile değiştirilmesi, değiş, değişme, değiş tokuş, takas, mübadele, trampa, trok. Yeni döllerin atalarına tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü, varyasyon.

Değişi : Halkbilim olaylarıyla ürünlerinin hiçbir dış etken olmadan özbiçimleriyle olgularının büyük ölçüde değişmesi, bk. değişi kuramı.

Kapsar : Çitten ya da aralıklı çakılan tahtalardan yapılmış bahçe kapısı.

Sahne : İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk. Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri. Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı. Görüntü. Tanık olunan, gözlenen olay.

Başla : Yönetmenin oyunculara bir çevirimin başında verdiği komut; oyuna başlama komutu. Yumruklaşma oyununa başlatmak için orta hakemin verdiği komut.

Kapsa : Çitten ya da aralıklı çakılan tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Büyük kulplu ya da kulpsuz sepet, sele. Tohum ve yem kabı, tahta sandık. Çubuklardan yapılmış bahçe kapısı. Kırda, tarlada çocukları güneşten korumak için yapılan küçük sığınak. Aralıklı tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Kutu.

Ortay : Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi). Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi).

 

Çıkan : Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı.

Değiş : Değme işi. Değişim.

Çıka : Kız çocuğu. Yaramaz çocuk.

Orta : Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. İyi ile kötü arasındaki durum. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Yeniçeri Ocağında tabur. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Ne büyük ne küçük, midi. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Ne uzun ne kısa, midi. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Orantı.

Uygu : [Bakınız: bağıntı]. Uyum, uygunluk.

Diğer dillerde Işıklama durumu anlamı nedir?

İngilizce'de Işıklama durumu ne demek ? : lighting position