Doğurgan kurbağa nedir, Doğurgan kurbağa ne demek

Doğurgan kurbağa; Biyoloji alanında kullanılan bir sözcüktür.

Biyoloji'deki anlamı:

İki yaşamlılar (Amphibia) sınıfının, kuyruksuz iki yaşamlılar (Anura) takımından, Tanzanya'da yaşayan, boyları 2 cm kadar olan, doğurarak çoğalan bir tür.

Doğurgan kurbağa anlamı, tanımı

Kurb : Tarsus ekleminin arka yüzü ve kalkaneusun alt kısmı dogmasal veya edinsel olarak gelişen tendojen veya osteojen şişkinlikler

Doğu : Güneşin doğduğu ana yön, gün doğusu, şark, maşrık, batı karşıtı. Bu yönde olan, Şarki. Avrupa'ya göre Asya ve Kuzeydoğu Afrika'nın bir bölümü. Güneşin 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de doğduğu 0,90°'lik yön. Güneşin doğduğu yöndeki ülkeler bölgesi, Şark, Batı karşıtı. Bulunulan yere göre güneşin doğduğu yönde kalan bölge.

Doğurgan : Çok doğuran. Çok eser veren, velut. Verimli.

Kurbağa : Kurbağalardan, yumurta ile üreyen, yavruları gelişimlerini durgun sularda tamamladıktan sonra kuyruğu ve solungacı körelerek karada yaşayabilen, sıçrayarak yürüyen ve suda iyi yüzen küçük hayvan.

Kuyruksuz iki yaşamlılar : Sınıfından, kuyrukları kaybolmuş, bacakları iyi gelişmiş, art bacakları sıçramaya elverişli, kara, su ve ağaçlarda yaşayan türleri olan bir takım. Kurbağalar.

İki yaşamlılar : Hem suyun içinde hem de karada yaşayabilen canlılar, amfibi. Omurgalılar (Vertebrata) dalının, kurbağa ve semenderleri içine alan, balıklarla sürüngenler arasında birçok karakterlere sahip, soğukkanlı, larva evresinde metamorfoz geçiren, larvaları solungaçla, erginleri akciğerlerle solunum yapan, doğuran türleri de bulunan, bazıları zehirli, küçük boylu ve çıplak derili türleri içine alan bir sınıf. Amfibyumlar. Omurgalılar dalının, kurbağa ve semenderleri içine alan, balıklarla sürüngenler arasında birçok karaktere sahip, soğukkanlı, larva evresinde metamorfoz geçiren, larvaları solungaçla, erginleri akciğerlerle solunum yapan, doğuran türleri de bulunan, bazıları zehirli, küçük boylu ve çıplak derili türleri içine alan bir sınıf, amfibiler. Larva döneminde solungaç solunumu yapan, metamorfoz sonrasında ise genellikle akciğer solunumu yapan Anura (kurbağalar) ve Caudata (semender) takımlarını içeren omurgalı hayvan sınıfı, amfibya.

 

İki yaşamlı : Hem suyun içinde hem karada yaşayabilen, amfibik.

Kuyruksuz : Kuyruğu olmayan.

Amphibia : [Bakınız: iki yaşamlılar]. İki yaşamlılar. [Bakınız: amfibyumlar].

Kuyruk : Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ. Koyunun bazı türlerinde eritilerek yağı alınan bir uzantısı. Birisinin arkasına takılıp ondan ayrılmayan kimse. Bir harfin bitiş çizgisine yakın yerde, birden bir dönüş yapan kısa çizgi. Bu organa benzeyen uzantı. Kuşlarda gövdenin sonunda bulunan tüy demeti. İnsanların sıra beklemek için art arda durarak oluşturduğu dizi. Başın arkasına toplanmış saç demeti.

Kadar : Ölçüsünde, derecesinde. Miktarda, derecede. Gibi. Denli. Büyüklüğünde, genişliğinde. Süre belirten bir söz. Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz. Dek.

 

Çoğal : Çoğanın özellikleri ya da çoğabilim çözümlemelerine ilişkin olan.

Yaşam : Doğumla ölüm arasında yaşanan süre, ömür, hayat.

Boyla : Değirmen çarkını döndüren suyun çıktığı delik. [Bakınız: boyra]. Değirmen oluğu.

Takım : Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman. Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad. Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup. Bölüğü oluşturan birliklerden her biri. Takım elbise. Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü. Sigara ağızlığı. Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik.

Sınıf : Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri. Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler. Derslik. Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri. Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas.

Boyl : Bu defa.

Kada : Kardeş. Ağabey. Kız kardeş, abla. Küçük kardeş. Arkadaş. Teyze. Yeni doğmuş hayvan yavrusu. Gönül, naz. Konuşmaya engel olan dilbağı : Dili kadalı olduğundan konuşamıyor. Sıra: Ahmet'in kadasını sen mi savdın. Kadar (bk. gadâ, kada kadar). Kadar. Kadar, bk. kadê, kadâr.

Sını : Ağaçtan yapılmış yayık. “Tuluhdan, sınısıdan yayduh.”. Sini, yemek sofrası.

Diğer dillerde Doğunçtan anlamı nedir?

Osmanlıca Doğunçtan : irticalen