Hamaylı nedir, Hamaylı ne demek

Hamaylı; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isim olarak kullanılır.

  • Omuzdan çapraz olarak bele inen bağ
  • Muska.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Muska, nazarlık.

Kadınların boyunlarına taktıkları altın ya da gümüş kolye.

Madenden yapılmış muska kılıfı.

[Bakınız: hamay].

Etkili, gösterişli, büyük muska.

Teknik terim anlamı:

İçine en'am konulan, üzeri boncuk ve zincirlerle donatılmış, gelinlerin nazarlık olarak kullandıkları gümüş kutucuk.

Hamaylı kısaca anlamı, tanımı

Hama : Kaynamış sütün üzerindeki kaymak. Hemen, şimdi. Kalça kemiği, uyluk kemiği. Hemen. Ama. Hemen, derhâl, bk. heman, hemman

Hamay : Muska, nazarlık. Sofa.

Hamaylı tatlısı : Pirinç unu, süt ve şekerden yapılan, üçgen biçiminde yufkalara sarılarak fırında kızartılan bir çeşit tatlı.

Hamaylık : Ebegümeci.

Gösterişli : Gösterişi olan. Görkemli.

Büyük mus : Çift parmaklılar (Artiodactyla) takımının, geyikgiller (Cervidae) familyasından, erkekleri boynuzlu, Alaska'da yaşayan, geyiklerin en büyüğü olan bir tür. (Alces gigas), Çift-parmaklılar (Artiodactyla) takımının geyikgiller (Cervidae) familyasından bir memeli türü. Geyiklerin en büyüğüdür. Erkek boynuzludur. Alaskada yaşar.

Gösteriş : Gösterme işi. Başkalarını aldatmak, şaşırtmak, korkutmak veya kendini beğendirmek için birinin yaptığı yapay davranış, çalım, alım çalım, kurum. Görkem. Göze çarpıcı nitelik, göz alıcılık.

 

Nazarlık : Nazarı etkisiz duruma getirdiğine inanılan kumaş parçası, mavi boncuk, kurşun, dua yazılı kâğıt, muska vb. şeyler.

Zincirle : Resim seçiciye, bir kaynaktan gelen resmi, başka bir kaynaktan gelen resme zincirlemesi için verilen komut. (Zincirleme yapılacak ikinci kaynağın sayısı belirtilerek "ikiye zincirle!, dörde zincirle!..." biçiminde söylenir).

Gösteri : İlgi, dikkat çekmek için bir topluluk önünde gösterilen beceri veya oyun. Bir şeyi tanıtmak amacıyla yapılmış olan sunum, demonstrasyon, demo. Birinin, bir topluluğun kendi duygusunu gösteren sözü veya davranışı, tezahürat. Sinema veya tiyatroda film, oyun gösterme işi. Genellikle şarkı, dans vb. eğlence türlerin yer aldığı eğlence, şov. Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması, nümayiş.

Kutucuk : Alıcı ya da göstericiye doğrudan doğruya takılmak üzere önceden hazırlanmış belli uzunluktaki filmi taşıyan, üzerindeki çeşitli girinti çıkıntılarla özdevinimli alıcıların ışıklama düzenini kendi kendine ayarlayabilen ufak, ışık geçirmez kutu, film kutucuğu. İçinde, mıknatıslı ses kuşağının sağa ya da sola sarılmasını sağlayan alıcı ve verici eksen ya da makarası olan, ufak boy ses aygıtlarına kolayca takılıp çıkarılan, ses saptanmış olarak piyasaya hazır sürülenleri de bulunan ufak kutu; ses kutucuğu. Kutucuklu televizyonda, kutucuklu görüntü aygıtında kullanılan, içinde mıknatıslı görüntü kuşağı bulunan ufak kutu; televizyon kutucuğu.

 

Etkili : Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik.

Kutucu : Kutu yapan veya satan kimse.

Zincir : Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ. Altın ya da gümüşten yapılmış takı. Taşıtların kar veya buzda kaymaması için tekerleklerine takılan alet. Hükümlülerin eline, ayağına vurulan demir bağ. Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi.

Göster : Gösteriş eyleminin yapılması için kılıçoyunu öğretmenince verilen komut.

Boncuk : Cam, taş, sedef, tahta, plastik vb. maddelerden yapılan, ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi.

Çapraz : Eğik olarak birbiriyle kesişen. Eğik bir biçimde. Karşı tarafın yanı. İki taraflı, karşılıklı. Güreşte rakibin koltuk altından kol geçirip sarma oyunu. Kopça, düğme. Bir tür olta iğnesi.

Donatı : Teçhizat.

Nazar : Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz. Bakış, bakma, göz atma.

Maden : Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral. Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş ya da parası elinden kolaylıkla alınan kimse. Bu mineralden yapılmış. Uyuşturucu, esrar, eroin. Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak. Metal. Maden ocağı veya maden işletmesi. Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri.

Diğer dillerde Hamatus anlamı nedir?

İngilizce'de Hamatus ne demek ? : hamatus