Köklemek nedir, Köklemek ne demek

  • Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek
  • Bağ çubuklarını veya fidanları köklendirip dikmek.
  • Sazı kurmak.
  • Motorlu araçlarda gaz pedalına sonuna kadar basmak.
  • Toprakta kalan bitki köklerini ayıklamak.
  • İnce saç örgülerinden birkaçını yeniden bir arada örmek.
  • Minder, şilte vb.nin iki yüzünü yer yer dikişlerle tutturmak.

Yerel Türkçe anlamı:

Ağaç ve bitkiyi köküyle sökmek.

Bağ çubuklarını ya da fidanları köklendirip dikmek.

Yağmur bitki köklerine inmek.

Osmanlıca Köklemek ne demek? Köklemek Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

kökleme

Köklemek kısaca anlamı, tanımı:

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Bitki : Bulunduğu yere kök vb. organlarıyla tutunan, çoğunlukla fotosentez sonucu yaşam için gerekli bileşenleri oluşturan, birçoğu spor veya tohum aracılığıyla döl vererek çoğalan bir veya çok yıllık, otsu, odunsu canlıların genel adı, nebat.

Birlik : Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması. Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen. Tek, bir olma durumu, vahdaniyet. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet. Bir arada olma durumu, vahdet. Bölünmezliği içeren yalın bütün. Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük.

 

Toprak : Kara. Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. Memleketli. Ülke. Arazi, tarla. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış.

Çıkarmak : Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak. Boşaltmak. Göstermek. Gidermek. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak. Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak. Sunmak. Gibi göstermek, bir davranış yüklemek. Söylemek. İlgisini keserek uzaklaştırmak. Bulmak, ortaya koymak. Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek. Fotoğraf çektirmek. Sağlamak, elde etmek. Sonunu getirmek. Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek. Yayımlamak. Resim yapmak. Yollamak, göndermek. Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak. Hatırlamak. Yapmak, üretmek.

Kökertmek : Köklemek. Fide, sebze veya asma çubuğunun ufaklarını köküyle çıkararak başka yere dikmek.

Kalan : Kalma işini yapan. Bir çıkarmanın sonucu. Bölme işleminde bölünenden artan sayı. Artan, mütebaki.

Ayıklamak : Bir görevde gereksiz görülenleri işinden ayırmak. Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek.

Kurmak : Zihinde büyütmek. Yapmak, oluşturmak. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. Sağlamak, oluşturmak. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek. Ortaklık sağlamak. Yapmak, inşa etmek. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. Aklına koymak. Düşünmek. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. Hazırlamak. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek. Bir araya getirmek, toplamak.

 

Diğer dillerde Köklemek anlamı nedir?

İngilizce'de Köklemek ne demek? : v. floor

Rusça'da Köklemek : v. выкорчевывать, прошивать, газовать, выкорчевать, прошить