Kayrık nedir, Kayrık ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Soğuktan korunmaya yarayan kürk, kepenek, kilim ve benzerleri eşya.

Ayrı, başka.

Meyvesi çok olan ağaç dalının gövdeden ayrılmış durumu, ayrık.

Kayrık tanımı, anlamı

Kayrı : Artık, bundan sonra. Nereye?. [Bakınız: kalan]

Kayrıkın : Artık, bundan sonra.

Ayrılmış : Ayırdedilmiş.

Kepenek : Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük, aba. Pervane.

Korunma : Korunmak işi.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Kepene : Semercilerin çuvaldızın ele batmaması için kullandıkları demir ya da tunçtan bir araç.

Kilim : Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma.

Meyve : Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş. Ürün, sonuç, kâr.

Soğuk : Isısı düşük olan, sıcak karşıtı. Üşütecek derecede ısısı olan. Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz. Sevimsiz ya da yersiz, antipatik. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu. Cinsel istek duymayan. İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek.

 

Ayrıl : Karşılaşma sırasında, yumrukoyuncularının birbirlerine kenetlenmeleri ve kendilerinden ayrılmamaları halinde orta hakemin verdiği komut. Bu durumda yumrukoyuncuları bir adım geriye açılırlar ve ancak ondan sonra vurabilirler. İki yolun ayrıldığı yer, yol kavşağı.

Kepen : Ense. Bilecik ilinde, Söğüt ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Korun : Üst derinin en dış tabakası.

Başka : Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge. Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -den başka biçiminde kullanılan bir söz.

Ayrık : Ayrılmış. Ayrık otu. Düzgün ve uygun olmayan, çarpık. Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna. Kural dışı.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Gövde : Bir şeyin asıl bölümü. Ad ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş kelime. Ağaç ve bitkilerin dallarının dışında kalan ana bölümü. Kesilmiş hayvanın, sakatatı alındıktan sonraki durumu. Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan geri kalan bölüm. İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm.

Ağaç : Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste.

Kepe : Ceket. Keçi derisinden yapılmış kolsuz yağmurluk. Gömlek. Eski keçe parçası, paçavra. Cübbe. Zayıf. Kötü, fena.

Koru : Bakımlı küçük orman.

Diğer dillerde Kayor kurdu anlamı nedir?

İngilizce'de Kayor kurdu ne demek ? : cayor worm