Poz kesme nedir, Poz kesme ne demek

Poz kesme; Gösteri, Tiyatro alanlarında kullanılan bir terimdir.

Tiyatro'daki anlamı:

Rolü, oynanması gereken ölçüden daha abartılı, gereksiz ve aşırı sert vurgulamaları ve duraksamalarla oynamak.

Teknik terim anlamı:

(Argo): Rolü düşünmeden, ölçü dışına çıkarak ve kendi göriinüşünü ön plana alarak oynama.

Poz kesme ile ilgili Atasözü veya Deyim

poz kesmek (veya yapmak) : çalım atmak, afili görüntü vermek.

Poz kesme tanımı, anlamı

Kesme : Kesmek işi. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. Kesme işareti. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kesin, değişmez, maktu. Lokum. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan

Poz : Resim ve fotoğrafta duruş. Fotoğrafta objektifin açık kaldığı süre. Fotoğraf makinesinde kullanılan filmde her bir kare. Kurum, çalım.

 

Aşırı sert : Sertliği aşırı ölçüye varmış görüntü.

Duraksama : Duraksamak işi, tereddüt.

Vurgulama : Vurgulamak işi.

Gereksiz : Gereği olmayan, yararsız, lüzumsuz. Boş yere.

Abartılı : Olduğundan fazla gösterilen, abartmalı, mübalağalı. Abartarak, abartılı olarak, mübalağalı bir biçimde.

Düşünme : Düşünmek işi, tefekkür. Duyum ve izlenimlerden, tasarımlardan ayrı olarak aklın bağımsız ve kendine özgü durumu. Karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama yetisi.

Oynamak : Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. Tehlikeye düşürmek. Bir film, oyun vb.nde rol almak. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. Sarsılmak, yeri değişmek. Rastgele yön vermek, aldatmak. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. Değişiklik göstermek. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. Kımıldamak, hareket etmek. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. Film gösterilmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek.

Oynanma : Oynanmak işi.

Abartı : Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa.

Oynama : Oynamak işi.

Vurgu : Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılmış olan baskı, aksan.

Aşırı : Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın. Gereğinden fazla, çok. Gereğinden fazla olarak, çokça. Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem. Ötede, ötesinde.

 

Alara : Bir çeşit kilim, çul.

Çıkar : Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar.

Düşün : Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay.

Durak : Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer. Kısa bir süre konaklanacak, durulacak yer. Cümle sonundaki nokta. Çok sayıda taksinin bir arada çalıştığı ve bağlı olduğu işletme. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri. Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi. Bir ölçü uzunluğunda susma.

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Kendi : İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat. Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak "o" ve "onlar" yerine kullanılan bir söz. Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz.

Diğer dillerde Poyıntır anlamı nedir?

İngilizce'de Poyıntır ne demek ? : pointer