Prizmalı tayfçeker nedir, Prizmalı tayfçeker ne demek

Prizmalı tayfçeker; Astronomi alanında kullanılan bir kelimedir.

Astronomi'deki terim anlamı:

Gökcisimlerinden gelen ışığı bir saydam üçgen prizmadan geçirerek renklere ayıran ve fotoğraf düzeniyle resmini cam plaklar üzerine alan araç . Bir ırakgörüre eklenmiş olarak kullanılır.

Prizmalı tayfçeker kısaca anlamı, tanımı

Tayfçeker : Bir yıldızdan, bir ışık kaynağından gelen ışınımı dalgaboylarına göre renklere ayıran ve onları bir fotoğraf plağı üzerine alabilen, ırakgörürlere bağlı olarak çalışan bir tayf aygıtı

Priz : Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva.

Prizma : Işınları saptıran ve ayrıştıran, saydam maddeden yapılmış üçgen cisim. Alt ve üst tabanları birbirine paralel ve eşit iki çokgenden, yanal yüzeyleri de eşit ve paralel doğrulardan oluşan çok düzlemli cisim, menşur, biçme.

Tayf : Görüntü, hayalet, ruh. Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü.

Üçgen prizma : Tabanı üçgen olan prizma.

Irakgörür : Teleskop.

Fotoğraf : Çeşitli araç ve malzeme kullanarak görüntüyü özel bir yüzey üzerinde sabitleme. Bu yöntemle aktarılarak çoğaltılan resim, foto. Görüntü.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

 

Plaklar : Virüsle enfekte edilen tek tabaka hücre kültüründe, virüsün hücreyi parçalaması, öldürmesi veya hücrelerin kaynaşması sonucunda ortaya çıkan bir veya daha çok renksiz odaklar.

Ayıran : Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan.

Saydam : İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf, transparan. Açık seçik, belirgin. Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöze konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde, slayt. Asetat. Sayısal ortamda hazırlanmış, yansıtım aygıtında kullanılmaya özgü pozitif görüntü, slayt, diyapozitif.

Düzeni : İki tepe arasındaki düz yerler, vadi.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Gelen : Gelme işini yapan (kimse ya da nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

Üçgen : Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles. Bu biçimde olan.

Resmi : Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı. Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel. Samimi olmayan, teklifli, ciddi. görevsel (officiel, öffentlich). -sened : görevsel dayanç, görevsel belgit (öffentliche Beurkundung). -şekil: görevsel biçim. tasfiye: görevsel arıtım. Devletle ilgili olan. Törenle yapılan. Çok ciddi.

Düzen : Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bez dokuma tezgâhı. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Alet edevat takımı.

 

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Olar : Onlar. Onlar (III. çokluk şahıs zamiri).

Diğer dillerde Prizmalı tayfçeker anlamı nedir?

İngilizce'de Prizmalı tayfçeker ne demek ? : prism spectrograph