Rezeksiyon nedir, Rezeksiyon ne demek

Rezeksiyon; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • Sağlam kısımları korumak ve gerekiyorsa o kısımların bağlantısını yeniden kurmak suretiyle bir organın bir parçasını kesip çıkarmak için yapılmış olan cerrahi müdahale

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Bir organ veya vücut bölümünün kısmen çıkarılması.

İngilizce'de Rezeksiyon ne demek? Rezeksiyon ingilizcesi nedir?:

resection

Rezeksiyon hakkında bilgiler

Rezeksiyon, bir organın veya vücudun bir kısmının bir bölümünün ya da tamamının çıkarılması anlamında kullanılan bir tıp terimidir.

Rezeksiyon anlamı, kısaca tanımı:

Organ : Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş. Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv.

Reze : Menteşe. Kapıyı içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen.

Kısım : Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim. Bir cinsten veya meslekten olanların tümü. Kol.

Korumak : Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Karşılamak, denk gelmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek. Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.

 

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Bağlantı : İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak. Yapılacak işle ilgili sözlü veya yazılı anlaşma, angajman.

Kurmak : Düşünmek. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. Zihinde büyütmek. Sağlamak, oluşturmak. Hazırlamak. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. Yapmak, inşa etmek. Yapmak, oluşturmak. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. Bir araya getirmek, toplamak. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek. Ortaklık sağlamak. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. Aklına koymak. Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek.

Suret : Görünüş, biçim. Biçim, yol, tarz. Yazı veya resim kopyası, nüsha. İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü. Resim, fotoğraf. Yüz, çehre.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Güzel, alımlı kız veya kadın. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Müzik eseri. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Tane. Pasaj. Nesne.

 

Bölüm : Çağ, devir. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman.