Yatay emek akışkanlığı nedir, Yatay emek akışkanlığı ne demek

Yatay emek akışkanlığı; İktisat alanında kullanılan bir kelimedir.

İktisat terim anlamı:

İşçilerin aynı bilgi ve beceri düzeyi gerektiren iş kolları arasında herhangi bir engelle karşılaşmaksızın hareket edebilmeleri.

Yatay emek akışkanlığı anlamı, tanımı

Emek akışkanlığı : İşçilerin; meslek içi, iş kolları, bölgeler veya ülkeler arasında herhangi bir engelle karşılaşmaksızın hareket edebilmeleri. karşılığı dikey işgücü akışkanlığı, yatay işgücü akışkanlığı

Yata : Yatağı.

Akış : Akma işi. Belirlenen biçimde, kurallarına ve doğasına uygun olarak gerçekleşme. Akın. Geçip gitme, sürüp gitme.

Akışkan : Akış özellikleri gözlenebilen (sıvı veya gaz), seyyal.

Emek : Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, zahmet. Uzun ve yorucu, özenli çalışma. İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci.

Yatay : Durgun bir su yüzeyine veya zemine paralel, düşey doğrultusuna dikey olan, ufki.

Karşılaşmak : Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak. İki sporcu veya iki takım yarışmak.

Karşılaşma : Karşılaşmak işi. İki sporcu veya iki takım arasında, karşılıklı olarak kazanmak amacıyla yapılmış olan yarışma, maç.

 

Edebilme : Edebilmek işi.

Hareket : Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Vücudu oynatma, kıpırdatma ya da kımıldanma. Deprem. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Yola çıkma. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Davranış, tutum. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Devinim. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi.

Hareke : Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konulduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret.

Kollar : Hız yarışlarında, çeyrek-sondan sonlamaya dek, iki kez yapılan koşuların ikisine birden verilen ad. Bunların ilkine "ilk kol", ikincisine ise "ikinci kol" denir. İki yarışı da aynı koşucu kazandığında dönü atlanır. Eğer bunların birini bir koşucu, öbürünü öteki koşucu kazanırsa, bir üçüncü yarış daha yapılır ki buna da "son kol" denir.

Beceri : Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet. Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma yeteneği, maharet. Vücudun, yapılması güç alıştırmalara yatkın olması durumu.

Edebi : Edebiyatla ilgili, edebiyata ilişkin, yazınsal.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

 

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Harek : Fasulye sırığı.

Bilgi : İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf. Bilim.

Düzey : Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye. Bir kursun basamaklarından her biri, kur. Bir nesnenin, bir kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye.

Engel : Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap. Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer. Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer. Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer. Kara yollarının kenarlarına yapılmış olan korkuluk, bariyer.

Diğer dillerde Yatay emek akışkanlığı anlamı nedir?

İngilizce'de Yatay emek akışkanlığı ne demek ? : horizontal mobility of labour