Ayaklanmak nedir, Ayaklanmak ne demek
- Çocuk yürümeye başlamak
- Hasta iyileşip yürüyebilir duruma gelmek.
- Ayağa kalkıp gitmeye davranmak.
- Toplu bir biçimde zor ve şiddet kullanarak devlet güçlerine karşı gelmek, başkaldırmak, isyan etmek.
- Uyanmak, uyanıp kalkmak.
"Ayaklanmak" ile ilgili cümleler
- "Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi ve ayaz insanın yüzünü ısırıyordu." - T. Buğra
- "Oysa bir türlü yerleşemediğim gibi sanki her an yeniden ayaklanacakmış gibi yaşıyorum." - E. Şafak
Ayaklanmak kısaca anlamı, tanımı:
Ayaklanma : Başkaldırı. Ayaklanmak işi.
Ayak : Basamak. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Bacak. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Halk edebiyatında uyak. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Göl ayağı. Vücudun belden aşağı bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri.
Çocuk : Küçük yaştaki erkek veya kız. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Genç erkek. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse.
Yürüme : Yürümek işi.
Başlamak : Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak. Görünmek. Bir işe girişmek, harekete geçmek. Çalışır, işler, yürür duruma girmek. Etkisini göstermek.
Hasta : Parasız, züğürt. Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan. Aşırı düşkün, tutkun.
Yürü : "devam et, git" anlamında kullanılan bir söz.
Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon.
Gelme : Gelmiş olan. Gelmek işi. Yetişme. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi.
Gelmek : İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil. Akmak. İzlemek, takip etmek. Getirmek. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek. Olmak, -e uğramak. Ortaya çıkmak, doğmak. Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek. Kendine yapılmış olan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak. Herhangi bir sırada bulunmak. Katılmak, eklenmek. Sonuç çıkmak. Belli bir zamana ulaşmak. Çıkmak, yönelmek. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak. Kadar olmak. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar. Belli bir süre dolmak. Dayanmak, tahammül etmek. Görünmek, sanılmak. Oturmaya, ziyarete gitmek. Düşmek, rast gelmek. -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil. İsabet etmek. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar. Ulaşmak, varmak. Kazanılmak, sağlanılmak. Biriyle birlikte gitmek. Uygun düşmek. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek. Başlamak, ortaya çıkmak. Uymak. Türemek. Mal olmak.
Davranmak : Bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlanmak. Bir şeye el atmak, girişmek. Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak.
Uyanmak : Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek. Uyku durumundan çıkmak. Bitkiler canlanıp yeşermeye başlamak. Bilgisizlikten kurtulmak. Cinsel yönden hazır duruma gelmek. Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek.
Kalkmak : Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek. Varlığı, hayatı son bulmak. Uyanarak yataktan ayrılmak. Güncelliğini yitirmek. Gitmek üzere yerinden ayrılmak. Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak. Hayvan iki art ayağı üzerinde dik durum almak. Kabarmak, ayrılmak. Yok olmak, artık bulunmamak. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Hasta iyileşerek gezecek duruma gelmek. Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak. Derlenip götürülmek. Uygulanmaz olmak. Ayakta beklemek. Yukarı doğru yükselmek. Uçmak, havalanmak. Taşıtlar yola çıkmak. Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak. Başka yere gitmek, taşınmak.
Diğer dillerde Ayaklanmak anlamı nedir?
İngilizce'de Ayaklanmak ne demek? : v. rebel, rise in rebellion, revolt against, protest against, mutiny, revolt, riot
Fransızca'da Ayaklanmak : se soulever, bouger, se mutiner, se rebeller, se révolter (contre)
Almanca'da Ayaklanmak : v. meutern, revoltieren
Rusça'da Ayaklanmak : v. бунтовать, взбунтоваться
Bu kısımda Ayaklanmak nedir? Ayaklanmak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Ayaklanmak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Ayaklanmak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.