Bağartlak nedir, Bağartlak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Çocuğun önünü kirletmemesi için takılan önlük.

[Bakınız: bağırdak].

Çocuğun düşmemesi için beşiğe veya salıncağa bağlanan enli kuşak.

Yabani ördeğe benzeyen, gece çok öten, koyu kurşuni renkli bir av kuşu.

Çok ağlayan çocuk.

Bağartlak anlamı, kısaca tanımı

Bağar : Karnı, bir hastalıktan şişmiş kimse. Göğüs

Bağa : Kaplumbağa. Kaplumbağa kabuğu. Ur. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış veya bu kabuğu andırır biçimde olan. Deniz kaplumbağasının kabuğu.

Bağlanan : Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent.

Bağırdak : Beşikteki çocuğun düşmemesi için beşiğe sarılıp bağlanan, kumaştan yapılmış enli bağ, bağıldak. Kadınların âdet zamanında bağladıkları bez, bağıldak. Yaklaşık 30 santimetre eninde bir metre boyunda, uçlarında birer metre kaytanı olan, astarlı, ipek ve sırma işlemeli kumaş, bağıldak.

Kirletme : Kirletmek işi.

Av kuşu : Avlanması yasaklanmayan ve eti için avlanan kuş.

Kurşuni : Koyu kül rengi, kurşun rengi. Bu renkte olan.

Renkli : Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan. Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film. Neşeli, canlı, ilgi çekici. Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse).

 

Bağlan : “Sev, sevdiğine bağlı kal” anlamında kullanılan bir isim “. Diyarbakır şehri, Kayacık nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Iğdır şehri, Tuzluca ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Yabani : Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı. Doğada kendiliğinden yetişen (bitki). Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse).

Kurşun : Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C'de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb). Bu elementten yapılmış. Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli silahlarda kullanılan mermi.

Kuşak : Bele sarılan uzun ve enli kumaş. Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge. Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler. Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm. Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon. Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri. Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ. Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi. Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı. Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu.

Çocuk : Küçük yaştaki erkek ya da kız. Genç erkek. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak.

 

Düşme : Düşmek işi.

Salın : [Bakınız: sako]. Ankara şehri, Güvem bucağına bağlı bir yer.

Yaban : İnsan yaşamayan ıssız yer. Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse. Vahşi olan, evcil olmayan canlı. Aile ocağından uzak olan yer. Kendi kendine yetişen bitki. Issız.

Bağır : Göğüs. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa. Ok yayı ve dağda orta bölüm.

Önlük : Herhangi bir iş genellikle de yemek yaparken giysi kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü. Laboratuvar, tezgâh ve benzerleri yerlerde çalışırken giysinin kirlenmemesi için giyilen, gömlek tarzında olup etek boyu uzun olan, genellikle beyaz renkte giysi. Ortaöğretimin ilk beş yılında öğrencilerin giydiği bir örnek giysi. Küçük çocuklara yemek yedirirken üstlerini korumak için boyunlarına bağlanan örtü. Değirmene öğütülmeye götürülen tahıldan hemen kullanılmak için sırası gelmeden öğütülen azıcık un. Ekmek pişirilen saca desteklik yapan üç ayaklı sacayak. Hayvanların önünde, yem yemeleri için ayrılan yer. Öncü. Kötü kadın. El havlusu. Keçi derisinden yapılan çalışma önlüğü. (Yalvaç Isparta). Yalnız üçetek üzerine giyilen önlük. (Celiptaş Yalvaç Isparta). Siyah ya da kahverenginde yün kadın etekliği. (Gücüllü Yalvaç Isparta). Ahırdaki hayvan yemliği. (Derekuşculu Görele Giresun).

Bağla : Buğday ve arpanın içinde bulunan burçak, mercimek şeklinde siyah tanecikler. Bakla yaprağına benzeyen ve pişirilip yenilen bir bitki. Fasulye. Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Su bendi tıkacı. Ufak göl. Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent. Duvarların arasına yatay olarak konulan ağaç. Çoban köpeklerinin boynuna takılan, üzerinde sivri dişler bulunan demir halka. (Adalıkuzu, Hacılar Güdül Ankara) (bakla) : (Akbaş Güdül Ankara).

Takıl : 1.Buğday. 2.Tahıl ölçeği. 1.Çeyiz. 2.Bohça. 3.eşya. 4.İç giysisi.

Diğer dillerde Bağ yörüngemsisi anlamı nedir?

İngilizce'de Bağ yörüngemsisi ne demek ? : bonding orbital