Beydanat nedir, Beydanat ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Arabaya buğday v.s. yüklemek ve harman savurmak için kullanılan üç, dört veya beş parmaklı, uzun saplı aygıt, yaba.

Beydanat anlamı, tanımı

Beyda : Sahra, çöl

Parmaklı : Parmağı olan.

Savurmak : Havaya atıp dağıtmak, saçmak. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak. Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak. Yalan, küfür vb. söylemek. Kaldırıp atmak, fırlatmak. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek.

Yüklemek : Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak. Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak. Belli bir hizmeti kullanabilmek için özel bir karta gerekli verileri aktarmak. Bir suçu birinin üstüne atmak. Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak.

Savurma : Savurmak işi. Kol, bacak vb. vücut bölümlerinin ağırlıklarından yararlanarak omuz ve uyluk eklemleri çevresinde türlü yönlere doğru hızla çevirme.

Yükleme : Yüklemek işi, tahmil. Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma, şarj.

Parmak : İnsanda ve bazı hayvanlarda ellerin ve ayakların son bölümünü oluşturan, boğumlu, oynak, uzunca organların her biri. Koyu sıvılara daldırıp çıkarıldığında bu organa bulaşan miktar kadar olan. İnç. Eni bu organ kadar olan. Bir işe karışmış olma ilgisi. Bir tekerleğin merkezinden çemberine kadar uzanan çubukların her biri. Arşının yirmi dörtte biri.

 

Harman : Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. Bu işin yapıldığı yer ya da mevsim. Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi. Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer. Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon. Herhangi bir şeyin toplu hâlde bulunduğu, işlendiği veya satıldığı yer.

Yüklem : Cümlede oluş, iş ve hareket bildiren kelime veya kelime grubu, haber, mahmul. Bir konu için olumlanan veya inkâr edilen şey, mahmul.

Buğday : Buğdaygillerin örnek bitkisi (Triticum). Bu bitkinin başaktan ayrılıp öğütülmesiyle elde edilen tanesi.

Buğda : Buğday. Eski türkçe buğday: bk. ayrıca kıriyh.

Araba : Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı. Bu taşıtın aldığı miktarda olan.

Saplı : Sapı olan. Büyük kepçe. Saplanmış olarak.

Aygıt : Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım.

Savur : Mardin iline bağlı ilçelerden biri.

 

Harma : Eski yapılarda kırılmak üzere olan çatı ağaçlarının altına vurulacak direğe başlık olarak konulan parça, destek.

Savu : Yas, sağu. def’, defi (bk. kaçını).

Aygı : Adı bilinmiyen ya da ad yerine kadına, kıza sesleniş. Eşya.

Arab : Siyah filmin negatif hâli.

Uzun : İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı. Ayrıntılı olarak, derinlemesine. Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren. Ayrıntılı.

Diğer dillerde Beyazperde anlamı nedir?

İngilizce'de Beyazperde ne demek ? : screen