Hapar nedir, Hapar ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Haber.

Saçta pişirilen yufkayı, ekmeği çevirmeye yarayan tahta araç.

Avuç dolusu.

Hapar anlamı, kısaca tanımı

Hapa : Çul. Aşık kemiğinin oyunda belirli çizgiye bir karıştan çok uzak kalması. Çamaşır yıkarken kullanılan genişçe bir ağaç, tokaç

Haparlamak : Avuçlamak.

Avuç dolusu : Pek çok. Bir avucun alabildiği miktar kadar.

Çevirme : Çevirmek işi, tedvir. Çevrilmiş, tercüme edilmiş. Uzaktan dolaşıp düşmanın yan gerilerine düşerek onu istemediği bir durumda dövüşmek zorunda bırakma, sarma, muhasara. Kuzu, oğlak vb. hayvanların şişte, kor üzerinde çevrilerek pişirilmişi. Dikenlerden, ağaç dallarından yapılmış duvar. Bir müzik parçasındaki aralığın veya bir cümle parçasının tiz sesini pese, pes sesini tize dönüştürmek işi.

Dolusu : Dolduracak kadar.

Yufka : Oklava ile açılan ince, yuvarlak hamur yaprağı. Sacda pişen bir ekmek türü. Zayıf, ince, dayanıksız.

Tahta : Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. Bu ağaçtan yapılmış. Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. Kara tahta.

Haber : Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık. İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi. Yüklem. Bilgi.

 

Yara : Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik. Dert, üzüntü, acı. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık. Vücutta işlemekte olan çıban.

Habe : Boş. Mide. Heybe. Kırmızı renkli, iki gözlü, omuza atılarak kullanılan yün torba, heybe. (Argo) Karagöz ustalarının ekmek için kullandıkları sözcük. Karagöz ustalarının "ekmek" e verdikleri ad.

Pişi : Mayalı hamurdan yapılan, yağda kızartılarak pişirilen bir tür yiyecek. Mayalı hamuru kızgın yağa kaşıkla döküp kızartarak yapılan bir çeşit yiyecek. Mayalı hamurdan yapılan lokma. Yağda kızartılmış peynirli börek. Gözleme. Yağda kızartılmış ekmek. Unu pekmezle yoğurup, zeytinyağda kızartarak yapılan bir çeşit tatlı. [Bakınız: bişi].

Ekme : Ekmek işi.

Avuç : Elin parmak uçlarıyla bilek arasındaki iç bölümü, apaz, hapaz, koşam. Elin yarı yumulmuş durumu.

Dolu : Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. İçki doldurulmuş bardak. Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Boş vakti olmayan, meşgul. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Bir yerde sayıca çok. Bir duygunun güçlü etkisinde olan.

Araç : Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Taşıt.

Taht : Hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk. Hükümdarlık makamı, hükümdarlık.

Diğer dillerde Hanza kentleri birliği anlamı nedir?

İngilizce'de Hanza kentleri birliği ne demek ? : hanse