Hematositoblast nedir, Hematositoblast ne demek

Hematositoblast; Veteriner alanında kullanılan bir sözcüktür.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Retiküler bağ dokudaki ilkel retikulum hücrelerinden oluşan ve kan hücrelerinin asıl kökenleri olan oldukça büyük ilkel kan hücreleri, hemositoblast.

Hematositoblast kısaca anlamı, tanımı

Hema : Hemen. Hemen, derhal

Hematosit : Herhangi bir kan hücresi. Kan hücresi.

Retikulum hücreleri : Bağ dokusunda ve hemopoyetik organlarda yer alan, çeşitli sitoplazmik uzantılara sahip ve fagositoz güçleri zayıf olan hücreler.

Hemositoblast : Miyeloyit ana hücresi. Kemik iliğinde bulunan ve her tip beyaz kan hücresi (monosit, granülosit, lenfosit) ile megakaryosit ve eritrositleri veren çok yönlü hücre. Hematositoblast. , : Kan yapan dokularda bulunan ve kan gözelerini verecek olan ilkel bir göze tipi.

Retikulum : [Bakınız: börkenek]. Börkenek.

Retiküler : Ağsı, ağbiçim. Ağsı bir yapıya ilişkin veya ona ait olan.

Bağ doku : Hücre sayısı az, hücre arası maddesi çok ve genellikle diğer dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku.

Retikül : Polenin ekzin tabakasında muri ve luminanın oluşturduğu ağsı yapı.

Oldukça : Olabildiğince.

Hemosit : Granülosit, plasmosit gibi çeşitli tipleri olan, böceklerin ve diğer omurgasızların kan hücrelerinin genel adı. Herhangi bir kan hücresi. Kan hücresi.

 

Köken : Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Soy, asıl. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.

İlkel : İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif. Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif. Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif. Basit, karmaşık olmayan. Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz. Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad.

Büyük : Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Büyük abdest. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Önemli. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Üstün niteliği olan. Niceliği çok olan.

Hücre : İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birimi, göze. Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda. Küçük oda. Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk.

Hemo : Kana işaret eden ön ek, hemosiyanin, hemoglobin gibi.

Köke : Su içinde çökerek taş haline gelmiş kireç ya da kum. Silisli, kumlu taş. [Bakınız: köfeke]. Çok sert, yeşile yakın renkteki toprak tabakası. Toprak tencere, güveç. Denizli ili, Acıpayam ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Isparta ili, Gelendost ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

 

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Oldu : Evet. Başüstüne.

Doku : Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç. Bir bütünün yapısı ve özelliği.

İlke : Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip. Davranış kuralı. Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip. Öge, unsur. Temel bilgi.

Diğer dillerde Hematositoblast anlamı nedir?

İngilizce'de Hematositoblast ne demek ? : hematocytopenia