İç yutma çarpanı nedir, İç yutma çarpanı ne demek
Teknik terim anlamı:
(bir süzgeç ya da bağdaşık saydam ortamın) : Bir süzgeç ya da bağdaşık saydam ortamın, giriş ve çıkış yüzleri arasında yutulan ışık akısının, giriş yüzünü geçmiş olan ışık akısına oranı.
İç yutma çarpanı anlamı, tanımı
Çarp : Gelişi güzel çizilmiş, eğri
Yutma çarpanı : Cismin yuttuğu ışık akısının aldığı ışık akısına oranı.
Çarpan : Bir çarpma işleminde çarpılan sayının kaç kez tekrarlanacağını gösteren sayı, çoğaltan.
İç : Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı. Muhteva. Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan. Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm. Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım. Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta. Mide, bağırsak, karın. Ten ile dış giysiler arası. Oyuk şeylerin boşluğu. Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri. Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara. Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım. İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan.
Yutma : Yutmak işi.
Işık akısı : Birim yüzeyinden, birim zamanda geçen ışık enerjisi.
Giriş yüzü : Bir tiyatro yapısının giriş yüzü.
Bağdaşık : Birbirlerine benzer karakterlere veya yapıya sahip parça veya birimlerden oluşan (bütün veya topluluk), mütecanis, homojen.
Bağdaş : Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturma biçimi.
Yüzler : Ondalık sayı sisteminde bir sayının sağdan sola doğru üçüncü rakamının bulunduğu yer.
Saydam : İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf, transparan. Açık seçik, belirgin. Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöze konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde, slayt. Asetat. Sayısal ortamda hazırlanmış, yansıtım aygıtında kullanılmaya özgü pozitif görüntü, slayt, diyapozitif.
Süzgeç : Sıvıları süzmeye yarayan araç, süzek. Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet veya aletlerden oluşan düzenek, süzek, filtre. Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça.
Geçmiş : Geçme işini yapmış. Çürümeye yüz tutmuş. Zaman bakımından geride kalmış, esbak. Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları. Arkada kalan hayat. Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi.
Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.
Yüzün : Yüz üstü, yüzükoyun.
Bağda : Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek. Çelme, güreşte bacak atma: Hasan pehlivan yaman bağdacıdır. Engel, güçlük: Oğlanın düğün işi bağda oldu harmanları gecirgettik. Kement, bağ, düğüm. Yürüme çağına gelen çocukların yürüyememe durumu. Buğday. Çelme: Ne bağda atıyon?. Güreşçi çelmesi, sarma.
Çıkış : Çıkma işi. Bir yerden çıkmak için kullanılan nokta. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması. Yokuş. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti. Çıktı. Mezuniyet, okul bitirme. Beklenilmeyen bir sırada yapılmış olan sert konuşma. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı. Çıkış belgesi.
Giriş : Girme işi. Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser. Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal. Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal. Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm. Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre.
Ortam : Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü. Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform. Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü. Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat.
Oran : Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp. İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin.
Diğer dillerde İç yutma çarpanı anlamı nedir?
İngilizce'de İç yutma çarpanı ne demek ? : internal absorption factor (of af ilter or a plate) (ingiltere'de), internal absorptance (amerika'da)
Bu kısımda İç yutma çarpanı nedir? İç yutma çarpanı ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca İç yutma çarpanı tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz İç yutma çarpanı hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.