Nakış toplamak nedir, Nakış toplamak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Görüştüğü kimsenin, girdiği evin, kusurunu, eksiğini, dedikodu konusu yapmak için dikkatle bakmak, incelemek.

Nakış toplamak tanımı, anlamı

Nakı : Hangi?. Hangi

Nakış : Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi, ince iş. Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı. Hile. İpekböceğinin üçüncü değişim uykusu, küçük aladı. (Resim). Osmanlılarda, resim, duvar resmi ve süsleme. Bugün, kadınların yaptıkları elişleri. a. bk. bezekleme, örge. Renkli keçe kalıbı. (Bor Niğde).

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Toplam : Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn.

Toplama : Toplamak işi. Kalın bazlamaya benzer bir çeşit tandır ekmeği. Değişik parçaların bir araya getirilmesiyle oluşmuş. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulma işlemi, cem. Toplanarak bir araya getirilmiş.

Toplamak : Bir araya getirmek. Şişmanlamak, kilo almak. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak. Dağınıklıktan kurtarmak. Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek. Devşirip kaldırmak. Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak. Artırıp biriktirmek. Çıban, yara irinlenmek. Hizmete çağırmak. Devşirmek.

 

İncelemek : Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek.

İnceleme : İncelemek işi, tetkik. Bir bilim veya sanat konusunu her yönüyle geniş biçimde açıklayan eser veya yazılı araştırma.

Dedikodu : Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılmış olan konuşma, kov, gıybet, kılükal.

Dikkatle : Dikkatli bir biçimde.

İncelem : Bir konuyu incelemek ya da bir durumu saptamakla görevlendirilen kişice hazırlanmış, yazılı açıklama ve görüşler.

Bakmak : Bakışı bir şey üzerine çevirmek. Yoklamak, incelemek, denemek. Anlamak, farkına varmak. Gözetmek, korumak. İlgilenmek. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak. Beslemek, geçindirmek. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. Renklerde benzemek, andırmak. Bir iş birinden beklenmek. Hastayı muayene etmek. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak. Tedavi etmek için ilgilenmek. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak. Aramak. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak. Uğraşmak, meşgul olmak.

Dikkat : Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık. İlgi, özen. "Dikkat ediniz!" anlamında kullanılan bir uyarma sözü.

Yapmak : Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Yol almak. Davranmak, hareket etmek. Üretmek. Bir durum yaratmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Salgılamak, çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Olmasına yol açmak. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Olmak. Gerçekleştirmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Onarmak, tamir etmek. Evlendirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Düzenli bir duruma getirmek. Dışkı çıkarmak.

 

Kusur : Eksiklik, noksan, nakısa. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama. Özür. Elverişsiz durum.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Dedik : Kütahya kenti, Köprüören nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Bakma : Bakmak işi.

Girdi : Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü, çıktı karşıtı.

Görüş : Görme işi. Cezaevi veya hastanedeki birine yapılmış olan ziyaret. Gözle bir şeyi algılama yetisi. Benzerlerinden ayıran özellik, konsept. Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir.

Diğer dillerde Nakış anlamı nedir?

Almanca'da Nakış ne demek ? : ornamentik, stickerei