Serenat nedir, Serenat ne demek

Serenat; bir müzik terimidir. kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası.
  • Geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser

Serenat hakkında bilgiler

Serenat (Fransızca: sérénade; İtalyanca: serenate; anl. sakin gece'den), geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser. Ut, gitar ve mandolin eşliğinde Orta Çağ'da çalınırken 17. yüzyılda çeşitli görünümlere büründü. Bir sonraki yüzyılda operalarda yer aldı. 19. yüzyılda serenat, özgü bir lied ile ezgi biçimi ve orkesta yapıtıydı. 20. yüzyılda çalgıların kullanımı yanı sıra sesin kullanımı ya da çalgılarla sesin birleşimi olarak ön plana çıktı. Ayrıca bu yüzyılda serbest anlayışta bir müzik türü olarak kabul edildi.

Serenat anlamı, tanımı:

Müzik : Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki. Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya çalınması.

Aracı : İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği. Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador. İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta. Ara bulucu.

 

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Tarz. Herhangi bir şeyin benzeri. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yakışık alan şekil, uygun şekil.

Hava : Esinti. Tarz, üslup. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Gökyüzü. Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Çekicilik. Müzik parçalarında tür. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Çevreyi kuşatan boşluk. Keyif, âlem. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi.

Sevgi : İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.

Küçük : Niteliği aşağı olan, bayağı. Değersiz, önemsiz. Küçük abdest. Yaşı daha az olan. Geri aşamada. Niceliği az olan. Kısık, parlak olmayan (ses). Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı.

 

Konser : Sürekli gürültü. Sanatçıların müzik eserlerini bir topluluk önünde çalması veya söylemesi.

Parça : Tane. Güzel, alımlı kız veya kadın. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Müzik eseri. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Nesne.

İtalyanca : Hint-Avrupa dil ailesinden İtalya'da konuşulan dil. Bu dille yazılmış olan.

Gitar : Genellikle ahşap gövdeli, perdeli, altı teli olan, telleri parmakla çekilerek veya pena ile vurularak çalınan bir telli çalgı.

Mandolin : İkişer ikişer aynı değerde dört çift teli olan, kısa saplı bir çalgı.

Orta : İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Yeniçeri Ocağında tabur. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. İyi ile kötü arasındaki durum. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Ne büyük ne küçük, midi. Ne uzun ne kısa, midi. Orantı. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer.

Yüzyıl : İçinde yaşanılan zaman. Milat başlangıç alınarak 1-100, 101-200, 201-300 vb. olarak sayılan yüzyıllık dönem. Yüzyıllık süre, asır.

Görünüm : Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon.

Diğer dillerde Serenat anlamı nedir?

İngilizce'de Serenat ne demek? : n. serenade

Fransızca'da Serenat : sérénade [la]

Almanca'da Serenat : n. Serenade, Ständchen

Rusça'da Serenat : n. серенада (F)