Sunam nedir, Sunam ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sulu yiyecekleri yemek için yufka ekmekten koparılarak kaşık biçimi verilen lokma .

Kurban.

Şehit.

Sunam anlamı, kısaca tanımı

Suna : Erkek ördek. Göl ördeği

Sunamak : Kötü, etkin koku yayılmak, pis kokmak.

Sunamluk : Şehitlik.

Yiyecek : Yenmeye elverişli olan her şey. Yenebilen.

Kurban : Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan. Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse. Müslümanlarda Kurban Bayramı. Bir kazada veya felakette ölen kimse. İçtenliği belirten bir seslenme sözü. Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse.

Şehit : Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse.

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Yemek : Yemek yeme, karın doyurma işi. Kandırmak. Isırmak. Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek. Ağızda çiğneyerek yutmak. Harcamak, tüketmek, bitirmek. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek. Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek. Birine alacağını vermemek, ödememek. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmek. Günün belli saatlerinde yenilen besin. Yasal yoldan cezalandırılmak. Konuklara yiyecek verilerek yapılmış olan ağırlama. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak. Başkasının parasını harcamak. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek. Sürekli üzmek, tedirgin etmek.

 

Lokma : Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum. Yemek. Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet. Lokma tatlısı. Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para.

Yufka : Oklava ile açılan ince, yuvarlak hamur yaprağı. Sacda pişen bir ekmek türü. Zayıf, ince, dayanıksız.

Kaşık : Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı. Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta. Değirmencinin öğütme payı olarak aldığı tahıl ölçüsü. Değirmen sepetinin boğazına takılan ve tahılın dökülmeden değirmen taşlarının arasına gitmesini sağlayan tahta oluk. Yapıda kullanılan çamuru taşın yanına bırakmaya yarayan bir araç, mala. Dinamit yerleştirmek amacıyla kaya kovuklarındaki ufak taşları dışarı çıkarmakta kullanılan demir araç. (Kemalpaşa İzmir).

Ekmek : Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılmış olan yiyecek, nan, nanıaziz. Serpmek. Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek. İnsanı geçindirecek iş, kazanç. Yemek, aş. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak. Yarışta geçmek. Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak. Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek. Toprağı ekip biçmek için kullanmak.

 

Kopa : Ot ya da saman yığını, küme. Küpes.

Yiye : Zarar verici, obur (hayvan). Sahip. Eğe.

Kurb : Tarsus ekleminin arka yüzü ve kalkaneusun alt kısmı dogmasal veya edinsel olarak gelişen tendojen veya osteojen şişkinlikler.

Biçi : Erkek çocuk.

Veri : Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done. Bilgi, data. Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi. Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey. Gözlem ve deneye dayalı araştırmanın sonuçları. Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana ilkeler.

Ekme : Ekmek işi.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Sulu : Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı. İçine su katılmış, sulandırılmış olan. Suyu çok olan. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse).

Diğer dillerde Sunak tepeliği anlamı nedir?

İngilizce'de Sunak tepeliği ne demek ? : altar canopy, baldachin, ciborium