Uyarcık nedir, Uyarcık ne demek

Uyarcık; Fizik alanında kullanılan bir kelimedir.

Fiziksel anlamı:

Bir yarıiletkendeki yerelleşmemiş, iletkenliğe katılmayan, uyarılmış eksiciksel durum.

Uyarcık anlamı, kısaca tanımı

Uyar : Uygun, denk. [Bakınız: uyaroğlu]. Kolay uzlaşılabilen, geçimli, uysal. (Söz sanatı terimi) Kapalı iğretilemede iğretinin yerine, onunla ilgili olmak üzere, kullanılan söz. Gözümden uyku akıyor misalinde suyun yerine kullanılan akıyor sözü gibi. Kapalı eğretilemede benzetmeyi sağlayan sözcük. Uygun, yerinde. Boyun eğen, uysal, nazik kimse

Uyarcı : Uygun davranışta bulunan, uyumlu görünen kimse.

Yarıiletken : Kıvıl akımı pek az ileten siliş, german ya da kimi organik kırılcalara benzer özdekler. Bayağı iletkenlerin tersine, direnci sıcaklık ve katışkı özdeklerinin varlığıyla azalan iletken.

Yerelleşme : Yerelleşmek işi, yöreselleşme, mahallîleşme.

Katılma : Katılmak işi. İletişim veya ortak davranışta bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme süreci, iştirak.

İletken : Akım, ısı, ses vb.ni geçiren (madde), nâkil, yalıtkan karşıtı. Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere aktaran (madde, şey).

Eksicik : Öğecik ile özdecik yapısını oluşturan, kütlesi çekinden iki bin kez daha küçük, eksi yüklü temel tanecik. Önelcikten yaklaşık olarak iki bin kez daha yeğni olan, eksi yüklü temel parçacık.

 

Katıl : Yapılarda kullanılan dört köşe kiriş. Tahta paravana. Paravana biçiminde vestiyer. (Gökmenler, Çatak, Gedikli, Kızılağaç Saimbeyli Adana). Duvar içine konmuş olan ağaç kuşaklar. (Gökmenler, Çatak, Gedikli, Kızılağaç Saimbeyli Adana).

Yerel : Yöresel. Sınırlı bir yerle ilgili olan, lokal. Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan.

Uyarı : Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih. Organizmada uyarım yaratan güç.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

Eksi : Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs. Eksiklik. Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı.

Yarı : Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf. Gereğinden az, tam olmayarak. Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan. Devre arası.

Katı : Sert, yumuşak karşıtı. Taşlık. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. Çok, aşırı derecede.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Uyarcık anlamı nedir?

İngilizce'de Uyarcık ne demek ? : exciton