Duygu alışverişi akımı nedir, Duygu alışverişi akımı ne demek

Duygu alışverişi akımı; Tiyatro alanında kullanılan bir terimdir.

Tiyatro'daki anlamı:

Stanislavski Yöntemine göre: Oyuncuların karşılıklı duygu ölçüsünü yükseltmeleriyle, bu ölçünün iki taraf arasında denetlenmesi ve ölçüye alınmasını güden akım.

Duygu alışverişi akımı anlamı, tanımı

Duygu alışverişi : Stanislavski Yöntemine göre: Oyun sırasında iki oyuncu, ya da bir oyuncuyla bir grup ya da bir oyuncuyla bir eşya arasında kurulan bağdır

Akım : Akma işi. Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz. Debi. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan.

Alış : Alma işi.

Alışveriş : Satın alma ve satma işi, alım satım, iş, muamele, ahzüita, aksata, pazar. İlişki, münasebet.

Duygu : Duyularla algılama, his. Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği. Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim. Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik. Önsezi.

Stanislavski yöntemi : Konstantin Stanislavski'nin (1863 - 1938) oyunculuk yöntemi. Oyuncunun duygu ve us yönünden kendini rolüne hazırlaması ve çalıştırması.

 

Karşılıklı : İki kişi veya iki topluluğun arasında geçen ve karşılaşılan harekete eş değer bir hareketle beliren, mütekabil. Birbirine karşı bulunan. Birbiriyle ilgili olarak. Birbirlerine karşı bir biçimde.

Denetlenme : Denetlenmek işi.

Yükseltme : Yükseltmek işi.

Karşılık : Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele. Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat. Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel. Cevap, yanıt. Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz.

Yüksel : “Yükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle” anlamında kullanılan bir isim”. Afyon kenti, Dinar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Yöntem : Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika. Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot.

Oyuncu : Herhangi bir oyunda oynayan kimse. Sinema, perde veya bir gösteride rol alan sanatçı, aktör, aktris. Çok oyun yapan, oyundan oyuna geçen (kimse). Düzenci, hileci. Oyunu seven.

Alınma : Alınmak işi.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

Güden : Çoban, sığırtmaç. Testi. Bandoyu yöneten adam. Kalınbağırsak. Çoban.

Ölçün : Standart.

Denet : Denetleme işi, teftiş. Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi.

 

Taraf : Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Bir şeyin belli bölümü, kısmı. Yöre, yer. Yön, yan, doğrultu. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi.

Diğer dillerde Duyarlılık çözümlemesi anlamı nedir?

İngilizce'de Duyarlılık çözümlemesi ne demek ? : sensitivity analysis