Ekonomi nedir, Ekonomi ne demek

Ekonomi; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

"Ekonomi" ile ilgili cümleler

  • "Ekonomi, kendinin ve çoluk çocuğunun boğazından kesmek demekti." - R. N. Güntekin
  • "Almanya akılalmaz bir çabuklukla yeniden kalkındı, ekonomisini çelikleştirdi, parasını altın yaptı." - T. Buğra

İktisat alanındaki kelime anlamı:

Bir ülkede, bölgede ya da bir bütün olarak dünyada mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım, değişim, yeniden üretim ve tüketiminin gerçekleştirildiği sistem. zıt anlamlısı bölgesel ekonomi, dünya ekonomisi, ulusal ekonomi

Sosyoloji'deki anlamı:

Toplumların üretim, değişim, bölüşüm, tüketim yapısını ve işleyişini inceleyen bilim dalı.

Bilimsel terim anlamı:

Kişilerdeki gereksemeleri karşılamak amacıyla yapılmış olan davranış ve uygulamaları düzenleyen ve yöneten yasaları inceleyen bilim dalı.

İngilizce'de Ekonomi ne demek? Ekonomi ingilizcesi nedir?:

economy, political economy, economics

Osmanlıca Ekonomi ne demek? Ekonomi Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

iktisat

Ekonomi hakkında bilgiler

Ekonomi, üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan aktivitesidir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılamada yapılmış olan her türlü faaliyeti içerir. Ekonomi belli bir bölge içindeki ekonomik sistemden oluşur. Bu sistem o bölgedeki işgücünü, sermayeyi, doğal kaynakları; üretim, ticaret ile dağıtımda rol alan ekonomik kuruluşları ve o bölgedeki mal ile hizmetlerin tüketimini içerir. Bir ekonomi; teknolojik gelişim, tarih ve sosyal organizasyon ile coğrafya, doğal kaynaklar, gelir ve ekoloji gibi ana faktörlerin birleşmesiyle oluşur.

 

Ekonomi sözcüğünün; "oikia" (Yunanca: ev) ve "nomos" (Yunanca: kural) köklerinden gelir, "ev yönetimi" anlamındadır.

Tüm meslekler, kuruluşlar veya ekonomik faaliyetler ekonomiye katkıda bulunur. Tüketim, tasarruf ve yatırım ekonominin çekirdek öğelerindendir ve pazarın dengesini belirler. Ekonominin birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere üç sektörü mevcuttur.

Tarih boyunca toplumlar karmaşıklaştıkça ekonomi de gelişmiştir. Sümerler mal paraya dayanan büyük ölçekte bir ekonomi oluştururken, günümüzdeki anlamıyla ilk ekonomiyi Babilliler ve komşu şehir devletleri kurmuştur.

Ekonomi ile ilgili Cümleler

  • Ekonomi bakanı bugün açıklama yaptı.
  • Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.
  • Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.
  • Japonya'nın ekonomisi hakkında düşünceleriniz nedir?
  • Bugün Japonya dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak kabul edilir.
  • Ekonomi bakanı bir dahaki aya açıklayacak.
  • Ekonomi bakanı haftaya açıklayacak.
  • Bazı ekonomistler öyle düşünüyor.
  • Ekonomi arabalar size tasarruf sağlar.
  • Neden ekonomi okumalıyız?
  • Bir ekonomi arabası istedin, değil mi?
  • Aomori ilinin ekonomisi büyük ölçüde elma yetiştiriciliğine bağlıdır.
  • Ekonomi bakanı bugün açıkladı.
  • Web, yaşlı insanların anlamadığı yeni ekonominin bir parçasıdır.
 

Ekonomi kısaca anlamı, tanımı:

İnsan : Âdemoğlu, âdem evladı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

Faaliyet : Canlılık, hareket. İşler durumda olma, etkinlik. Çalışma.

Ekonomi yapmak : Tutumlu davranmak.

Ekonomi coğrafyası : Ekonomik olayların yeryüzünde, bir ülkede veya bir bölgede dağılışını inceleyen coğrafya kolu.

Ekonomi politik : Toplumsal üretim ilişkilerinin gelişmesine bağlı olarak bu gelişmenin farklı evrelerinde mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve değişim koşullarını etkileyen yasaları saptayan ve irdeleyen bir tür iktisat bilimi.

Bütüncü ekonomi : Belli bir dönemdeki ekonomik etkinlik düzeyini belirleyen ve ekonomik büyüklükler arasındaki ilişkileri açıklayan ekonomi dalı, makroekonomi.

Karma ekonomi : Özel ve kamu kesimlerini kaynaştırma amacını güden, her iki kesimin birlikte girişimlerini öngören ekonomi siyaseti.

Makroekonomi : Bütüncü ekonomi.

Milli ekonomi : Ulusal ekonomi.

Planlı ekonomi : Toplumun gereksinimlerinin karşılanması ve gelişmesi amacını güden ekonomi, piyasa ekonomisi karşıtı.

Ulusal ekonomi : Bir milletin kendine özgü ekonomi siyaseti, millî ekonomi, millî iktisat.

Ev ekonomisi : Evin bakımı, geçimi ve yaşayışı ile ilgili bilim dalı.

Ekonomik : Az masraflı, hesaplı, iktisadi. Ekonomi ile ilgili olan, iktisadi. Kolay kullanılabilen. En az çabayla en çok verim alınan, kazançlı.

Ekonomik ambargo : Cezalandırmak amacıyla bir ülkeye ekonomik alanda yaptırım uygulama.

Ekonomik davranmak : Tutumlu davranmak.

Ekonomist : Ekonomi uzmanı, iktisatçı.

Ekonomizm : Her şeyin ekonomik sebeplerle belirlendiği ve işçi sınıfı mücadelesinin yalnızca ekonomik bir mücadele olduğunu ileri süren düşünce akımı.

Kayıt dışı ekonomi : Kayda geçirilmeyerek devletten gizlenen ve bu nedenle denetlenemeyen ticari işlem.

Serbest ekonomi : Serbest piyasa ekonomisi.

Serbest piyasa ekonomisi : Hükûmetin, iktisadi etkinliklerin işleyişine müdahale etmediği piyasa ekonomisi türü, serbest ekonomi.

Üretme : Üretmek işi.

Bölüşme : Bölüşmek işi.

Biçim : Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Biçme işi. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Tarz. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format.

Doğan : Kartalgillerden, sırtı kül rengi ve enine çizgili, küçük kuş, fare vb. ile beslenen ve alıştırılarak kuş avında kullanılan yırtıcı bir kuş (Falco peregrinus).

İlişki : Bağlantı, temas. İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas.

İktisat : Tutum. Ekonomi.

İnce : Tiz (ses), pes karşıtı. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı. Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). Ayrıntılı. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı. Zayıf. Taneleri ufak, iri karşıtı. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı. Hafif, gücü az.

Üretim : Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı.

Tutum : Tutulan yol, tavır. Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi.

Ekonomi malları : Gereksemelerimize oranla kıt olup elde edilmeleri esirgemezliği gerektiren mallar.

Ekonomi ve akça egemenliği : Bir ulusun egemenliğine dayanarak ekonomik durumunu düzenleme; pekleştirme ve güçlendirme amacıyla alacağı her tür önlem.

Ekonomi yeterliği : Bir ülkenin diğerlerini gereksemeden yaşayabilmesi.

Ekonomide genel denge : Bir ülke ekonomisinde para, mal ve faktör piyasasının dengede olduğu, yani toplam sunumla toplam istemin birbirine eşit olduğu durum.

Ekonomide süreklilik : Siyasi değişmelerden bağımsız olarak iktisat politikalarının değişmeden sürdürülmesinin gerekli olduğunu ileri süren görüş.

Ekonomik bunalım : Bir ülkede ya da tüm dünyada ekonomik etkinliklerin durgunlaşması, gerilemesi ve bununla koşut olarak işsizliğin artması olayı. [Bakınız: bunalım]

Ekonomik büyüme : Herhangi bir ülkede yaratılan ulusal gelirin ve bundan kişi başına düşen niceliğin, bir yıldan öteki yıla olumlu yönde gerçekleşen artışı. [Bakınız: büyüme]

Ekonomik coğrafya : İnsan coğrafyasının, ekonomik etkinlikleri coğrafya açısından inceleyen başlıca kolu.

Ekonomik dalgalanmalar : Anamalcı düzende, ekonomik yaşamın büyüme ve bunalım dönemlerinin birbirini izlemesi.

Ekonomik daralma : Ekonominin tam çalışma düzeyi altında dengede bulunuşu, (işsizlik, eder düşüklükleri, yapım öğelerinin ulusal gelirden aldığı payların azalması gibi sakıncalar doğurur).

Diğer dillerde Ekonomi anlamı nedir?

İngilizce'de Ekonomi ne demek? : n. economy

Fransızca'da Ekonomi : économie [la]

Almanca'da Ekonomi : n. Ökonomik, Wirtschaft

Rusça'da Ekonomi : n. экономика (F), хозяйство (N)

adj. экономический