Estetik nedir, Estetik ne demek

Estetik; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • Sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat
  • Güzellik duygusuna uygun olan.
  • Güzellik duygusu ile ilgili olan.
  • Kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan (yöntemler).
  • Güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, güzel duyu, bedii.

"Estetik" ile ilgili cümleler

  • "Estetik cerrahi."
  • "Boğaziçi'nin, Sarayburnu yarımadasını, tarihî üslup ve estetiklerini korumak için çok iyi hazırlanmış projeler var." - H. Taner
  • "Büyük bir kısmında edebî ve estetik bir kültüre delalet eden bir lisan kullanılmıştır." - A. H. Çelebi

Felsefi anlamı:

Baumgarten'in "duyusalın yetkinliği" öğretisini geliştiren "Aesthetica" (2 cilt, 1750-1758) adlı yapıtından bu yana güzeli araştıran bilim dalı. ("Güzelin bilimi") // Estetik yalnız sanattaki güzeli, dolayısıyle yalnız sanat felsefesini değil (sanat felsefesi estetiğin ancak bir bölümdür), doğadaki güzeli de kapsar; öte yandan yalnız güzel nesneyi değil, aynı zamanda güzelin öznel-ruhsal yaşanışını ve yaratılışını da içine alır. Gerçekte güzel ve sanat Platon'dan beri felsefî düşüncenin konusu olmuştur. Ama ilkin aydınlanma filozofu Baumgarten'den bu yana estetik, felsefenin ayrı bir dalı olarak gelişmiştir. Estetiği geliştirenler Kant, Hegel ve romantik filozoflar olmuştur.

 

(Yun. kök anlamına uygun olarak) Duyulur algılar öğretisi. // Kant'ta "transsendental estetik" duyarlığın -> önsel ilkelerinin bilimidir.

(Yun. aisthetiké (épisteme) - duyumbilimi, öğretisi) :

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Yun. aisthêsis = güzel duygusu) Güzelliği, güzelliğin insan usu ve duyuları üzerindeki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalı.

Edebi terim anlamı:

Güzellik duygusiyle ilgisi olan veya estetik biliminin kurallarına uygun bulunan.

Güzelliği ve güzelliğin insan ruhundaki etkilerini konu olarak alan felsefe kolu (ESTETİKÇİ, Esthéticien).

İngilizce'de Estetik ne demek? Estetik ingilizcesi nedir?:

aesthetics, esthetics

Osmanlıca Estetik ne demek? Estetik Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

bediî, bediîyat

Estetik hakkında bilgiler

Estetik, sanatla, güzellikle ve tatla ilgilenen felsefe dalıdır. Güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. Duygu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. Sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir. En geniş tanımı ile sanat, kültür ve doğa üzerine eleştirel düşünce çalışmasıdır.

Güzel olan ve güzellik hakkında ya da güzellik değeri ve güzellik yargısı felsefe tarihinde her zaman değerlendirmeler söz konusudur. Bu bağlamda hemen her felsefe eğiliminin epistemoloji, mantık ve etik bölümleri olması gibi genel olarak açık ya da örtük olarak estetik bir bölümü de olduğu söylenebilir.

 

Terimi 1750 yılında ilk ortaya atan Alman düşünür Alexander Gottlieb Baumgarten'in tanımladığı şekliyle estetik, duyusal bilginin bilimidir; konusu da duyusal yetkinliktir. Gerçekleştirmek istediği, güzel üstünde düşünme sanatıdır. Estetik kavramı güzel olanı aramak,duyumsamak şeklinde açıklanır.

Baumgarten'dan önce, estetiği bir felsefe kolu olarak biçimlendiren önemli düşünürlerin başında Alman filozof Immanuel Kant gelmektedir. Estetik sözcüğü, Grekçe aisthesis ya da aisthanesthai sözünden gelir. Aisthesis sözcüğü; duyum, duygu, algılamak, duyular anlamına gelmektedir.

Estetik ile ilgili Cümleler

  • Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır.
  • Mariko estetik salonuna gitti.
  • Estetik duygunuzu tatmin edecek şey nedir?
  • Estetik herkese göre değişir.
  • Bütün şehir estetik yüz ameliyatı yaptırıyordu.
  • Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.

Estetik tanımı, anlamı:

Genel : Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

Sanat : Bir şey yapmada gösterilen ustalık. Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım. Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü. Zanaat.

Bilim : Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.

Güzellik : Ahlak ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey. Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün. Güzel olan bir kimsenin niteliği. Okşayıcı söz veya davranış, iyilik, yumuşaklık.

Duygu : Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği. Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik. Duyularla algılama, his. Önsezi. Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim.

Felsefe : Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi. Bir konuda soyut düşünüş. Dünya görüşü. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması.

Estetik cerrahi : Vücutta meydana gelen bozuklukları düzeltmek, hasarları gidermek için yapılmış olan cerrahi müdahale.

Yad estetik : Estetiğe aykırı.

Estet : Sanatsal ürünler arasında güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi.

Estetikçi : Estetikçilik kuramını benimseyen. Estetikle uğraşan kimse.

Estetikçilik : Gerçeklik ve yarar kaygılarından sıyrılarak bir sanat veya felsefe konusunu salt güzelliği için sevme kuramı, güzel duyuculuk, estetizm.

Sanatsal : Sanata ilişkin, sanatla ilgili.

Yaratı : Yaratım.

Yasal : Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni, meşru, legal.

Hayat : Avlu. Balkon. Yazgı. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi. Geçim şartlarının bütünü. Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. Sundurma. Yaşam. Canlı, sağ olma durumu. Meslek. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü.

Kuramsal : Kuramla ilgili, kuram durumunda bulunan, kuram niteliğinde olan, nazari, teorik, uygulamalı karşıtı.

Bedii : Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. Estetik.

Bediiyat : Estetik bilimi, güzel sanatlar.

Oluşturulma : Oluşturulmak işi.

İle : Bazı soyut adlara getirildiğinde "... olarak, ... bir biçimde" anlamında durum zarfları oluşturan bir söz. Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz. Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz.

İlgili : İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik.

Uygun : Elverişli, yarar, müsait, muvafık. Orantılı, oranlı. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip.

Diğer dillerde Estetik anlamı nedir?

İngilizce'de Estetik ne demek? : adj. aesthetic [Brit.], esthetic, aesthetical [Brit.], esthetical, plastic, cosmetic

n. aesthetics [Brit.], esthetics

Fransızca'da Estetik : esthétique +adj

Almanca'da Estetik : n. Ästhetik

adj. ästhetisch

Rusça'da Estetik : n. эстетика (F)

adj. эстетический, эстетичный