Olağan eder nedir, Olağan eder ne demek

Olağan eder; Gümrük, Maliye alanlarında kullanılan bir kelimedir.

Teknik terim anlamı:

Gümrük İşbirliği Konseyin'ce onanan ve değer bildirmeliklerinde, malların gümrük vergisine temel alınan ederi.

Uzun bir süre içinde satak durumuna göre kendiliğinden gerçekleşebilen eder.

Olağan eder kısaca anlamı, tanımı

Eder : Fiyat, paha, değer

Olağan : Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı. Alışılmış olan, normal.

Gümrük vergisi : Bir ülkeden çıkan, düzgeçen ya da o ülkeye giren mallardan alınan vergi. Dışalım mallarının ülkeye girişinde alınan vergi. Dıştan alınan, dışa satılan ya da eğleşmeden geçirilen mallardan alınan vergi.

Kendiliğinden : İnsan eliyle ekilmeden yetişen, hudayinabit. Dış etkilerin zorlaması olmadan iç sebeplerle oluşan. İradesiz olarak gerçekleşen (hareket), spontane. (ke'ndiliğinden) Başka şeylerin etkisi olmaksızın, kendi kendine, bizatihi.

Bildirme : Bildirmek işi, beyan, tebliğ.

Bir süre : Kısa bir müddet, bir müddet. Belirsiz bir müddet, bir müddet.

Gümrük : Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi. Bu verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu. Sınır kapılarında denetim ve gözetim işlerinin yapıldığı yer.

 

İçinde : Süresince, zarfında. ile dolu bir biçimde. Ortamında.

Konsey : Yönetim görevi yüklenmiş kimselerden oluşan topluluk. Bazı sorunları görüşüp tartışmak için toplanan meclis.

Bildir : Geçen yıl.

Mallar : Emvâl. Yararlanılabilecek ve kullanılabilecek nitelikte olan taşınır mallar.

Gerçek : Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici. Yalan olmayan. Doğruluk. Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan. Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan. Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reel. Yapay olmayan. Temel, başlıca, asıl. Gerçeklik.

Satak : Çarşı. Grip, nezle gibi salgın hastalık. pazar. piyasa. -ederi: piyasa fiâtı. Alıcılarla satıcıların belirli bir günde bir araya gelerek alış veriş ettikleri yer. Eskiden, eşya ve öteberi satılan çarşı ve pazar yeri.

Vergi : Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para. Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik.

Gümrü : Küçük çömlek, güveç.

Temel : Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü. Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz.

Değer : Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet. Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. Üstün nitelik, meziyet, kıymet. Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör. Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü.

 

Kendi : İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat. Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak "o" ve "onlar" yerine kullanılan bir söz. Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Onan : Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. Hastalıktan, dertten kurtulan.

Diğer dillerde Olağan eder anlamı nedir?

İngilizce'de Olağan eder ne demek ? : normal price