Sokak oyunları nedir, Sokak oyunları ne demek

Sokak oyunları; Tiyatro alanında kullanılan bir terimdir.

Tiyatro'daki anlamı:

Sokaklarda hokkabazlık yapan, skeçler oynayan ve buna karşılık seyredenlerden para toplayan küçük topluluk.

Sokak oyunları kısaca anlamı, tanımı

Soka : Ağılı. Hayvanların geçmemesi için çalı ile örtülen geçit. Dibekte, havanda dövme işini yapan tokmak

Oyun : Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Kumar. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.

Sokak : İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol.

Hokkabazlık : Hokkabazın yaptığı iş. Yalan dolanla görülen iş.

Hokkabaz : El çabukluğu ile birtakım şaşırtıcı olaylar yapmayı meslek edinen kimse. Başkalarını aldatarak yalan dolanla iş gören.

 

Topluluk : Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet. Vücudun dolgun olma durumu. Sanatçı grubu. Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme. Aynı yerde bulunan insan kalabalığı. Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl.

Karşılık : Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele. Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat. Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel. Cevap, yanıt. Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz.

Hokka : Metal, cam veya topraktan yapılmış, içine mürekkep vb. şeyler konulan küçük kap.

Toplu : Topu olan. Topunu, tamamını, bütününü içine alan. Düzenlenmiş, dağınık olmayan. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış. Bir arada, bütün, kombine. Vücutça dolgun.

Yapan : Ardıç ve gomalak ağacının, yatay büyüyen dalları.

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

Küçük : Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı. Geri aşamada. Değersiz, önemsiz. Niceliği az olan. Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse. Yaşı daha az olan. Niteliği aşağı olan, bayağı. Kısık, parlak olmayan (ses). Küçük abdest.

 

Yapa : Ekinin, toprak üstündeki bölümü. Kırkılmış koyun yünü. Yapağı.

Seyr : Seyir, seyretme// seyr etmek: temaşa etmek.

Buna : Pınar. Buraya. Bunu.

Para : Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit. Kuruşun kırkta biri. Kazanç.

Skeç : Güldürü niteliğinde kısa oyun.

Diğer dillerde Sokak oyunları anlamı nedir?

İngilizce'de Sokak oyunları ne demek ? : street players