Taşınabilmek nedir, Taşınabilmek ne demek

  • Taşınma imkânı veya olasılığı bulunmak
  • Taşımaya uygun olmak.
  • Taşınmak için herhangi bir engeli bulunmamak.

Taşınabilmek anlamı, tanımı

Taşınabilme : Taşınabilmek işi

Taşınmak : Taşıma işi yapılmak. Başka bir yere gitmek, göçmek. Bir yere sık sık gitmek.

Bulunmak : Bulma işine konu olmak. Bir yerde olmak. Herhangi bir durumda olmak.

Taşınma : Taşınmak işi.

Olasılı : Olasılığa dayanan, belkili, ihtimalli, muhtemel. Belkili.

Bulunma : Bulunmak işi.

Taşıma : Taşımak işi.

Olasıl : İhtimâli.

Taşım : Yemeğin taşacak kadar kaynaması.

İmkan : Olanak. İmkân - imkân ihtimal: hiç bir ihtimal. olanak.

Uygun : Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip. Orantılı, oranlı. Elverişli, yarar, müsait, muvafık.

Olmak : Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Yitirmek, elinden kaçırmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Gerçekleşmek ya da yapılmak. Yol açmak. Sarhoş olmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Yetişmek, olgunlaşmak. Bulunmak. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Sürdürmek, yürütmek. Herhangi bir durumda bulunmak. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Yaklaşmak, gelip çatmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Geçmek, tamamlanmak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Uymak, tam gelmek.

 

Engel : Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap. Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer. Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer. Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer. Kara yollarının kenarlarına yapılmış olan korkuluk, bariyer.

Olası : Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel. Mümkün.

Uygu : [Bakınız: bağıntı]. Uyum, uygunluk.

Olma : Olmak işi.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Veya : Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut. Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Taşınabilir yansıtıcı anlamı nedir?

İngilizce'de Taşınabilir yansıtıcı ne demek ? : standard flood