Eğren nedir, Eğren ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Su çevirisi, döneğen.

Irmak kenarlarında kum, çakıl, mil gibi birikintilerden oluşan topraklar.

Yağmur suları birikmiş olan çukur.

Toplanma yeri.

Kızılcık.

Teknik terim anlamı:

Kızılcık denilen meyva.

Eğren kısaca anlamı, tanımı

Eğre : Kağnı arabalarında okun mazıdan çıkarılması için takılan eğri çivi. Toprak damlı evlerin saçağı. Kağnı tekerinin dönmesini kolaylaştıran araç. (Alcılı Delice Ankara). Toprak dam çıkıntısı. (Yalvaç Isparta). Sokak kapısının üzerindeki örtü. (Yukarıtırtar Yalvaç Isparta)

Birikinti : Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey.

Toplanma : Toplanmak işi.

Kızılcık : Kızılcıkgillerden, yaprak açmadan çiçeklenen iri gövdeli bir ağaç (Cornus mas). Bu ağacın güzün olgunlaşan, kırmızı, tek çekirdekli, reçeli ve şerbeti yapılan, buruk bir tadı olan yemişi.

Döneğen : Sözünde durmayan. Hayvanın başlığı ile yuları arasında bulunan ve hayvan bağlıyken dolaşmamasına yarayan döner halka. Su çevirisi.

Toprak : Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. Memleketli. Kara. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış. Arazi, tarla. Ülke.

 

Çeviri : Bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme. Bir dilden başka bir dile çevrilmiş yazı veya kitap, tercüme.

Yağmur : Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet. Çokluk, bolluk. Çok ve sık düşen, gelen şey.

Çakıl : Çakıl taşı.

Topra : Torba.

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Birik : İki tekerlekli araba. Arı. Eş, benzer. Örümcek ağı. Çocukların koşarak oynadıkları bir oyun.

Kenar : Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka. Bir şeyi çevreleyen çizgi. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri. Yan. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri.

Çukur : Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. Mezar. Çene ve yanaktaki gamze.

Meyva : Meyve.

Irmak : Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.

Kızıl : Parlak kırmızı renk. Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık. Altın. Bu renkte olan. Komünist. Aşırı derecede olan.

Döne : Karşı ziyarette bulunma. Defa, kere. Minder güreşlerinde her üçer dakikalık süre. Aynı amaçla belirli bir yer ve zamanda düzenlenen kılıçoyunu yarışmaları. Bir başarı sıralaması yapmak üzere birçok kişi ya da takım arasında ve her birinin ötekilerle karşılaşması biçiminde yapılan yarışma ya da oyunların tümü. Bir başarı sıralaması yapmak üzere bir çok kişi ya da takım arasında ve her birinin ötekilerle karşılaşması biçiminde yapılan yarışma ya da oyunların tümü. “1.”Bundan sonraki çocuklar erkek olsun” anlamında kullanılan bir isim. Karşı ziyarette bulunma.”.

 

Biri : Bir tanesi. Bilinmeyen bir kimse.

Gibi : -e benzer. İmişçesine, benzer biçimde. O anda, tam o sırada, hemen arkasından. -e yakışır biçimde.

Diğer dillerde Eğrelti özütü anlamı nedir?

İngilizce'de Eğrelti özütü ne demek ? : male fern extract