Bütçe nedir, Bütçe ne demek

Bütçe; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

  • Devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı gelir ve giderlerinin tümü
  • Devlet ve öteki kuruluş veya toplulukların belirli bir dönem içindeki gelir ve giderlerinin oranlama niceliklerini önceden belirleyen, onaylayan ve bu işlemlerin yapılmasına izin veren kanun veya karar.

"Bütçe" ile ilgili cümleler

  • "Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı." - S. Ayverdi

Bütçe hakkında bilgiler

Bütçe (eski Fransızca: bougette sözcüğünden), devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı gelir ve giderlerinin tümüdür. Devlet, satış, gider, üretim, genel yönetim gibi bütçe türleri vardır.

Devlet bütçesi, devlet ve öteki kuruluş veya toplulukların belirli bir dönem içindeki gelir ve giderlerinin oranlama niceliklerini önceden belirleyen, onaylayan ve bu işlemlerin yapılmasına izin veren kanun veya karar ,bu kanun veya karar yasama organının yürütme organına verdiği bir yetki şeklindedir.

Bütçe ile ilgili Cümleler

  • Bütçe kısıntıları gerekli.
  • Maliye Bakanının bütçe sunuş konuşması, kendi partisindekilerin "Bravo!" sesleriyle düzenli olarak bölündü.
  • Bütçe krizle karşı karşıyayız.
  • Benim bütçem sıkı.
  • Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
  • Tom'un bütçesi çok fazla kaba tahmin içeriyordu.
  • Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.
  • Bir bütçem yoktu.
  • Bütçe son derece küçüktür.
  • Bütçe açığına ne neden oldu?
  • Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.
  • Bütçe dengeli olmalıdır.
  • Birçok bağımsız film düşük bütçelerle yapılmaktadır.
  • Bütçeleriyle ilgili sorunlar yaşıyorlar.
 

Bütçe anlamı, tanımı:

Devlet : Büyüklük, mevki. Mutluluk. Talih. Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Bu tüzel varlığın yönetim organları.

Kuruluş : Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis. Kurulma işi. Yapı, yapılış, bünye. Kasılma.

Aile : Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Gelecek : Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati. Zaman bakımından ileride olması, gerçekleşmesi beklenen, müstakbel.

Tasar : Bir iş, bir düşünce sırasını, düzeyini gösteren resim, yazı, plan.

 

Öteki : Sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olan. Mevcut kültürün içinde dışlanmış olan. Öbür, diğer. Diğeri, öbürü.

Topluluk : Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet. Sanatçı grubu. Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl. Vücudun dolgun olma durumu. Aynı yerde bulunan insan kalabalığı. Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme.

Dönem : Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre. Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki süre, devre. Yarıyıl.

Oranlama : Oranlamak işi, tahmin, kıyas.

Nicelik : Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları. Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik. Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar, kantite.

Onay : Uygun bulma, tasdik, icazet, izin.

İşlem : Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi.

Yapılma : Yapılmak işi. Yapılmış.

İzin : Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet. Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil.

Kanun : Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı. Geçerli olan kural. Yasa.

Karar : Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm. Tam ölçüsünde, ne az ne çok. Bu yargıyı bildiren belge. Değişmez olma. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik. Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş.

Bütçe açığı : Bütçede belirlenen giderlerin gelirlerden çok olması durumu.

Bütçe dengesi : Gelirin gidere eşit olma durumu. Devletin bütün gelir toplamının gider toplamına eşit olma durumu.

Bütçe yılı : Bir bütçenin uygulanmaya başladığı günden ertesi yıl aynı güne kadar geçen süre.

Destekli bütçe : Dayanağı olan bütçe.

Ek bütçe : Yıllık bütçeye sonradan eklenen bütçe.

Genel bütçe : Yıllık gelir ve gider kalemlerinin hepsini kapsayan bütçe.

İdari bütçe : Devlet giderlerinin, devletin siyasi ve idari kuruluşuna göre dağıtılması sonucunda oluşan bütçe türü.

Katma bütçe : Özel gelirleri olan ve genel bütçe dışında kalan bütçe, mülhak bütçe.

Konsolide bütçe : Destekli bütçe.

Mülhak bütçe : Katma bütçe.

Aile bütçesi : Belirlenmiş bir süre için çalışanın hayat seviyesinde meydana gelen değişmeleri belirlemek amacıyla yapılmış olan istatistik çalışması.

Bütçeleme : Bütçelemek işi.

Bütçelemek : Bütçe yapmak veya hazırlamak.

Fransızca : Hint-Avrupa dillerinden, Fransa ve Fransız uygarlığını benimsemiş ülkelerde kullanılan dil. Bu dille yazılmış olan.

Sözcü : Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse.

Satış : Satma işi. Satıcı ile alıcı arasında yapılmış olan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılmış olan işlem, satım.

Üretim : Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı.

Genel : Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

Yönetim : Dümen. Yönetme işi, çekip çevirme, idare.

Yasama : Yasa koyma, yasa yapma, teşri. Genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte kurallar koyma.

Diğer dillerde Bütçe anlamı nedir?

İngilizce'de Bütçe ne demek? : n. budget, supply, income, the estimates

Fransızca'da Bütçe : budget [le]

Almanca'da Bütçe : n. Budget

adj. Budget-

Rusça'da Bütçe : n. бюджет (M)

adj. бюджетный