Emeğin konusu nedir, Emeğin konusu ne demek

Emeğin konusu; İktisat alanında kullanılan bir sözcüktür.

İktisat terim anlamı:

Marksist yaklaşıma göre emeğin, insan gereksinimlerini karşılamaya hazır duruma getirmek için çalıştığı malzeme.

Emeğin konusu kısaca anlamı, tanımı

Konus : Koni, koni biçiminde olan. Işını belli bir sahaya düşürmede kullanılan delikli metal levha

Konu : Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje. Üzerinde konuşulan şey, bahis.

Gereksinim : Eksikliği duyulan şey, ihtiyaç.

Karşılama : Karşılamak işi, istikbal. Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun müziği.

Marksist : Marksçı.

Getirmek : Gelmesini sağlamak. Erişmek ya da eriştiğini sanmak. Bir makama atamak veya seçmek. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. İleri sürmek. İletmek, bildirmek. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Sağlamak. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar.

Yaklaşım : Yaklaşma işi. Bir sorunu ele alış, ona bakış biçimi.

Malzeme : Gereç. Bir eserin hazırlanmasında yararlanılan bilgi ve kaynakların tamamı.

Getirme : Getirmek işi.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

 

İnsan : Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Âdemoğlu, âdem evladı.

Hazır : Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya. Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş. Fırsattan yararlanarak. Bir işi yapmak için gereken her şey tamamlanmış olarak. Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Çalış : Çalma işi.

Çalı : Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki. Olmamış meyve. Bir an, bir ara. Delikli taş. Bahçe. Keçileri kovalama ünlemi. Toprak üstü gövdelerinde sekonder kalınlaşmanın ve odunlaşmanın olduğu, boyları 1-3 m kadar olan, çok yıllık bitkiler. Kimileri bir ağaççık kadar iri olurlarsa da, genellikle bodur, gövdesiz, ancak odunsu, kimi kez dikenli, iklim ve toprak koşullarına göre bir çok türleri olan bitki takımı, bk. çalılık. Saban demirini ökçeye tutturan ağaç. (Taşpınar Aksaray Niğde). Bursa ili, Çalı nahiyesine bağlı bir bölge.

 

Gere : Meyve dallarını eğmek ya da davarları yakalamak için kullanılan ucu çengelli uzun sırık. Geniş. Ağız kavgası, çekişme.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

Göre : Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince. Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, nazaran.

Diğer dillerde Emeğin konusu anlamı nedir?

İngilizce'de Emeğin konusu ne demek ? : subject of labour