Kapı iskeleti nedir, Kapı iskeleti ne demek

Kapı iskeleti; Ağaç alanında kullanılan bir terimdir.

Teknik terim anlamı:

Dolu kapıda, üzerine kontraplak yapıştırılacak, çerçeve biçimindeki çatkı bölümü.

Kapı iskeleti anlamı, kısaca tanımı

İskel : Balta, çift demiri gibi şeyleri çelikleme işi

İskele : Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı. Geminin sol yanı. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı.

İskelet : İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih. Kuru, çıplak. Bir şeyi oluşturan temel çatı. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü. Bir eserin genel planı. Çok zayıf.

Kapı : Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat. Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. Ev gezmesi için gidilen yer. Devlet dairesi. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı Genel Ağ sayfası, portal. Gidere yol açan gereksinim.

 

Kontraplak : En az üç kaplamanın, damarları birbirine dik gelecek biçimde üst üste yapıştırılması yolu ile hazırlanan levha.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

Çerçeve : Resim, yazı, ayna vb.ni süslemek veya bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık. Beden eğitiminde asılma ve tırmanmalar için kullanılan araç. Bir konunun, bir düşünce alanının sınırları veya bu sınırlar içindeki alan. Kapı, pencere ile bunların cam veya tablalarının yerleştirilmiş olduğu kenarlık.

Kapıda : Gelmek üzere.

Kontra : Karşıt, karşı, aksi. Kontrplak.

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Yapış : Yapma işi.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

 

Çatkı : Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü. Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem. Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı. Sehpa.

Bölüm : Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Çağ, devir. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Bölü : Bölme işlemini gösteren “/” veya “:” işaretlerinin okunuşu, taksim. Bir bayağı kesrin gösterilişinde pay ile payda arasına konulan yatay çizginin okunuşu. Böyle.

Biçi : Erkek çocuk.

Yapı : Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni.

Dolu : Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. İçki doldurulmuş bardak. Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Boş vakti olmayan, meşgul. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Bir yerde sayıca çok. Bir duygunun güçlü etkisinde olan.

Diğer dillerde Kapı iskeleti anlamı nedir?

Osmanlıca Kapı iskeleti : kapı iskeleti