Hastalık nedir, Hastalık ne demek

"Hastalık" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Temizlik hastalığı."
  • "Filoksera, bağ hastalıklarının en korkuncudur."

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Çeşitli dış faktörlerin etkisi sonucu vücudun bir bölümü veya tamamında normal fonksiyonun bozulması durumu.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Nedeni, vücutta oluşturduğu değişimleri ve iyileşme olanağı bilinen veya bilinmeyen, karakteristik belirtiler ve bulgular dizisiyle kendini gösteren vücudun herhangi bir bölümü, organ veya sisteminin normal yapısı ve işlevlerinin kesilmesi veya sapması, sayrılık, maraz, rahatsızlık, illet, kem, morbus, toga.

İngilizce'de Hastalık ne demek? Hastalık ingilizcesi nedir?:

disease

Osmanlıca Hastalık ne demek? Hastalık Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

maraz

Hastalık hakkında bilgiler

Hastalık ya da sayrılık, beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal duruma verilen isimdir. Kimileyin terim yaralanma, sakatlık, sendrom, semptom ve normal yapı ve fonksiyonun anormal çeşitlerini kapsayacak biçimde, geniş bir anlamda, kullanılır. Ancak farklı bağlamlarda bu kavramlar farklı kategorilere girerler ve hastalık kavramı bunların yerine kullanılamaz.

 

TDK tanımına göre "hastalık"; "Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı"dır.

Sayrılıkları inceleyen bilim dalı patolojidir. Hastalıkların sistematik sınıflandırmasını konu edinen bilim dalı ise nozolojidir. İnsan sayrılıkları ve bunların tedavisiyle ilgilenen daha geniş bir alanı kapsayan bilim dalı ise tıptır. Birçok benzer (hatta kimi aynı) durum ve süreçler hayvanları da etkilemektedir; hayvanları etkileyen sayrılıkları inceleyen bilim dalı veteriner hekimliğidir. Hayvanlar ve insanlar dışında, her organizma gibi, bitkiler de çeşitli süreç ve durumlardan etkilenip zarar görebilirler; enfeksiyon, besin yetersizliği veya zararlı mutasyonlar gibi. Bitkileri etkileyen sayrılıkları inceleyen bilim dalı bitki patolojisidir.

Kimi sayrılıklar, bulaşıcıdır ve çeşitli mekanizmalar sayesinde iletilebilir, - bulaşabilirler; örnek olarak grip, öksürüklerden çıkan küçük damlacıklar, böcek veya diğer vektörlerin ısırıkları veya sayrılığı taşıyan kirli su veya yiyecekler gibi.

Hastalık ile ilgili Cümleler

  • Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.
  • Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
  • Bu ciddi bir hastalık.
  • Potansiyel olarak, bu hastalık binlerce kişiyi öldürebilir.
  • Tom'un hastalık maaşı, ücretli tatili ve ücretli mesaisi yok.
  • Hastalık cüzdanı boşaltır.
  • Bu bir hastalık değil.
  • Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.
  • Hastalık beni okula gelmekten alıkoydu.
  • Hastalık aniden başladı.
  • Hastalık çoğunlukla çok yemekten kaynaklanır.
  • Hiç ciddi bir hastalık geçirmediğin doğru mu?
  • Daha önce burada bir kişi bu hastalıktan öldü.
  • Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.
 

Hastalık tanımı, anlamı:

Organizma : Herhangi bir canlı varlık. Canlı bir varlığı oluşturan organların bütünü, uzviyet.

Değişiklik : Farklılık. Bir bütünün bir bölümünün değişmesiyle ortaya çıkan yeni durum. Değişik olma durumu. Amaca uygun biçime getirmek için yapılmış olan değiştirme, tadil.

Ortay : Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi). Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi).

Çıkma : Çıkmak işi. Çıkmış. Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak. Desteklemek amacıyla verilen para. Eski, kullanılmış. Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar. Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon.

Bozulma : Bozulmak işi.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır.

Rahatsızlık : Hastalık. Rahatsız olma durumu, tedirginlik.

Dert : Üzüntü. Ağrı. Hastalık. Ur. Sorun, kaygı.

Sayrılık : Hastalık. Aşırı düşkünlük, tutku.

İllet : Bozukluk. Hastalık derecesine varan alışkanlık. Kızdıran, sinirlendiren (şey veya kimse). Sebep. Hastalık.

Maraz : Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan. Dayanılması güç durum. Hastalık.

Maraza : Anlaşmazlık, çekişme, kavga. Hastalık.

Esenlik : Esen olma durumu, sağlık, afiyet, sıhhat, selamet, hastalık karşıtı.

Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.

Bitki : Bulunduğu yere kök vb. organlarıyla tutunan, çoğunlukla fotosentez sonucu yaşam için gerekli bileşenleri oluşturan, birçoğu spor veya tohum aracılığıyla döl vererek çoğalan bir veya çok yıllık, otsu, odunsu canlıların genel adı, nebat.

Hastalık almak : Bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak.

Hastalık sağlık bizim için : "insan sağ, esen olabildiği gibi hasta da olabilir" anlamında kullanılan bir söz.

Hastalık tablosu : Hastanın yatağının başında bulunan ve hastalığın seyrini gösteren levha.

Ağır hastalık : İyileşmesi güç olan hastalık.

Amansız hastalık : Kanser.

Bulaşıcı hastalık : Mikrop, parazit, virüs vb. hastalık etkenleriyle yayılan hastalık.

İnce hastalık : Verem.

Mavihastalık : Kalbi ikiye ayıran bölmenin bozulması sonucu temiz ve kirli kanın birbirine karışmasıyla ortaya çıkan hastalık.

Zührevi hastalık : Frengi, belsoğukluğu vb. cinsel ilişkilerle bulaşan hastalık.

Akıl hastalığı : Düşünme, anlama, kavrama, karar verme, önlem alma vb. yeteneklerdeki eksiklik, ruh hastalığı.

Behçet hastalığı : Ağızda, gözde ve döl yolu çevresinde oluşan yaralarla seyreden, ayrıca deri, göz, eklemler, damarlar başta olmak üzere vücuttaki tüm organ ve dokuları tutabilen bir hastalık.

Büyüklük hastalığı : Kendini olduğundan daha büyük ve önemli görme, gösterme hastalığı, megalomani.

Damla hastalığı : Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazı yerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan hastalık, nikris, gut.

Deli dana hastalığı : Büyükbaş hayvanlarda görülen, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık.

Fil hastalığı : Çoğunlukla bacakların şişip fil ayağı biçimini almasıyla beliren bir hastalık.

Göğüs hastalığı : Göğüs bölgesi ile ilgili hastalık.

Gösterme hastalığı : Büyüklük hastalığı.

Hareket hastalığı : Gemi, uçak veya arabada yapılmış olan seyahat sırasında mide bulantısı ve sıkıntı biçiminde görülen bir tür rahatsızlık, taşıt tutması.

Mantar hastalığı : Çoğunlukla yüzde, deri üzerinde koyu, kızıl veya mor renkli oluşan bir deri hastalığı, küflüce, mantar. Bazı mantarların yol açtığı bitki veya hayvan hastalığı.

Miskin hastalığı : Cüzzam.

Paçavra hastalığı : Grip.

Parkinson hastalığı : Özellikle kol ve bacak kaslarının sertleştiği, hastada sürekli titreme ve hafif sallantının görüldüğü bir merkezî sinir sistemi bozukluğu.

Peri hastalığı : Sara, isteri vb. hastalıklar, pericik.

Ruh hastalığı : Akıl hastalığı.

Sedef hastalığı : Deride, özellikle diz, dirsek veya kuyruksokumunda kızarıklık, pullanma ve deride dökülme ile beliren hastalık, sedef.

Sinir hastalığı : Sinir sistemiyle ilgili hastalıkların genel adı.

Şap hastalığı : Sığırlarda, ağız ve tırnaklar arasında kabarcıklar görünmesi ve yüksek ateşle beliren, genellikle arıza bırakan bulaşıcı hastalık.

Şeker hastalığı : Kanda şeker düzeyinin normal değerlerin üzerine çıkması sonucu çok su içme, çok yemek yeme, çok idrar yapma ve idrarda şeker bulunması ile beliren hastalık, şeker, diyabet.

Uyku hastalığı : Normalden çok uyuma hastalığı.

Zamk hastalığı : Ağacın veya bitkinin bol miktarda zamk salgılaması sonucu ortaya çıkan hastalık.

İç hastalıkları : Dâhiliye.

Kadın hastalıkları : Hastanelerde kadın hastalıkları ile ilgili bölüm. Kadın cinsel organlarını ve bunlarla ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalı, nisaiye, jinekoloji.

Hasta : Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan. Aşırı düşkün, tutkun. Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Parasız, züğürt.

Hastalık kantarla girer miskalle çıkar : "hastalık birden ve çok zorlu gelir ama yavaş yavaş iyileşir" anlamında kullanılan bir söz.

Hastalıklı : Vücut direnci az olan, çabuk hastalanan, mariz.

İç hastalıkları uzmanı : İç hastalıklarıyla ilgilen hekim, dâhiliyeci, dâhiliye mütehassısı.

Zührevi hastalıklı : Zührevi hastalığı olan.

Bozukluk : Bozuk para. Bozuk olma durumu.

Düşkünlük : Çoğu kez bünyeye bağlı sürekli ve aşırı güçsüzlük. Rezillik, insana yakışmayan hayat biçimi. Paraca sıkıntıda olma, gözden düşme. Düşkün olma durumu, iptila.

Tutku : İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras. Aşırı düşkünlük. Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.

Beden : Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut. Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde. Kale duvarı. Giysilerde ölçü.

Zihin : Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü. Bilinç, dimağ. Bellek, an. Anlayış, kavrayış.

Meydan : Fırsat, imkân veya vakit. Alan, saha. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılmış olan yer. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri.

Görev : Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. Resmî iş, vazife. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. İşlev.

Ruh : Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin, can kuşu. Esans. En önemli nokta, öz. Duygu. Bedeni etkin kılan canlılık ilkesi, bedenin hayat gücü.

Aşırı : Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın. Gereğinden fazla olarak, çokça. Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem. Gereğinden fazla, çok. Ötede, ötesinde.

Hastalık almak : bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak.

Hastalık etkeni : Patojen.

Hastalık hastalığı : Ortaya çıkan en küçük belirtileri abartarak beden sağlığına karşı aşırı ve hastalıklı bir ilgi gösterme durumu.

Hastalık istidatı : Diyatezis.

Hastalık kantarla girer, miskalle çıkar : “hastalık birden ve çok zorlu gelir ama yavaş yavaş iyileşir” anlamında kullanılan bir söz.

Hastalık oranları : Bir toplum nüfusunda belli bir zamanda değişik hastalıkların ortaya çıkma sıklığı.

Hastalık sömürüsü : Gerçek ya da uydurma hastalıklar yoluyla yarar ya da kazanç sağlama.

Hastalık yılgısı : Hastalanmak ya da belirli bir hastalığa tutulma düşüncesi karşısında duyulan aşırı korku.

Hastalıklara direnç : Tür, ırk, familya ve bireylerde hastalık etkenlerine ve enfeksiyöz olmayan hastalık sebeplerine karşı vücudun direnci.

Hastalıklı yalancılık : Hiç bir amaca yaramadığı halde sürekli ve zorunlu olarak gerçekleri değiştirme tutkusu.

Diğer dillerde Hastalık anlamı nedir?

İngilizce'de Hastalık ne demek? : n. illness, disease, sickness, affection, ailment, bad blood, distemper, ill, infirmity, invalidism, invalidity, malady

pref. patho

Fransızca'da Hastalık : maladie [la], mal (maux) [le], affection [la]

Almanca'da Hastalık : n. Fall, Krankheit, Leiden, Übel

adj. chronisch

Rusça'da Hastalık : n. болезнь (F), хворь (F), заболевание (N)