Deri nedir, Deri ne demek

  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten.
  • Bu tabakadan yapılmış.
  • Pazar veya panayır kurulan gün, dernek.
  • İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu.
  • Toplantı, düğün

"Deri" ile ilgili cümle

  • "Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu." - P. Safa
  • "Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası." - N. Cumalı

Yerel Türkçe anlamı:

Deri, gön

Pazar günü.

Çarşamba günü.

Panayır, pazar, pazar kurulan gün: Bu atı deriden aldım.

Panayır ve pazarın kurulacağı günün arefesi.

Toplantı, düğün.

Perşembe.

Biyoloji'deki anlamı:

Bir hayvan ya da bitkinin vücudunu, meyvenin, tohumun üzerini örten en dış örtü. Omurgasız hayvanlarda silindir biçiminde hücrelerden oluşmuş epidermisten, memelilerde keratinli çok tabakalı yassı epitel kapsayan epidermis ile bağ dokusunca zengin dermiş tabakalarından oluşur.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Omurgasız hayvanlarda silindir biçiminde hücrelerden oluşmuş epidermisten, memelilerde keratinli çok tabakalı yassı epitel kapsayan epidermisle bağ dokusunca zengin dermis tabakasından meydana gelen ve canlıların vücudunu örten en dış örtü, kutan, kutis.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

 

Termik, toksik ve mekanik etkileri önleme, gaz değişimine yardımcı olma, vücudun ısı ve su dengesini ayarlama, yağ ve süt bezleri aracılığıyla salgı yapma, duyuları alma ve birincil savunma sistemine yardımcı olma gibi görevleri olan, vücudun dışını örten, epidermis ve dermadan oluşan koruyucu organ, kutis, derma, koryum, kutin, pellis.

Zooloji alanındaki anlamı:

Bir canlının dış örtüsü. Omurgalı hayvanlarda iki katlı olup çok katlı yassı epitelden meydana gelmiş üst-deri (epidermis) ile bunun altında bulunan ve bağ dokusundan oluşan alt-deri'den (kutis, koryum) yapılmıştır. Omurgasız hayvanlarda ise bir sıra silindir biçimi dış-deri (ektoderm) gözeleri ile bu gözelerin dış tarafa saldığı kutikuladan meydana gelmiştir.

Diğer sözlük anlamları:

Parsa, bahşiş.

Derinti, devşirme

İngilizce'de Deri ne demek? Deri ingilizcesi nedir?:

skin

Fransızca'da Deri ne demek?:

peau

Osmanlıca Deri ne demek? Deri Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

cilt

Deri hakkında bilgiler

Deri veya cilt, bazı hayvanların vücutlarını kaplayan en üst katman olup, altında barındırdığı kas ve organları koruyan ve doku tabakalarından oluşan bir örtü sistemi organıdır. Bu tabakanın altında yağ tabakası vardır. Yağ tabakası vücudumuzu sıcak tutar ve darbelere karşı korur. Burada bulunan ter bezleri boşaltıma yardımcı olur. Deri solunumu nemli vücut yüzeyinde gerçekleşir. Hücrelerde oluşan (O2)oksijen yine difüzyonla atılır. CO2 'de difüzyonla atılır. bu canlıların gelişmiş organları yoktur.dış ortamla gaz alışverişi nemli deriden difüzyonla geçer.Derinin nemli kalması mukus tabakası ile gerçekleşir.

 

Cilt bizi dışarıya karşı koruyan bir bariyerdir. Aynı zamanda vücut ısısını ve su dengesini korur, çeşitli zararlı maddelerin ter yoluyla vücuttan atılımını gerçekleştirir. Kabaca üç tabakadan oluşur. En altta, destek dokusu olan kollajen, kan damarları ve salgı bezleri bakımından zengin dermis tabakası yer alır. Ortada stratum bazale denilen sürekli yeni hücrelerin yapıldığı tabaka vardır ki bu hücreler yavaş yavaş cildin üst tabakalarına doğru yolculuk yaparlar ve yaklaşık 14. günde artık canlılıklarını kaybetmeye başlayarak en üstte birikirler ve stratum korneumu (boynuzsu tabaka) oluştururlar. Stratum bazalenin üstünde yer alan tabaka Stratum spinozumdur. Bu iki tabakaya histologlar Stratum germinativum da demektedirler. Normal bir cildin sağlığını ve güzelliğini sürdürebilmesi için en üstteki ölü hücrelerin sürekli dökülüp yenilenmeleri gerekir. Çünkü dökülüp yenilendikçe yeni deri daha temiz olur. İnsanın cildi kendini yaklaşık her 28 günde bir yeniler. Erkek cildi kadın cildine nazaran daha kalındır ve bu yüzden kendini yenileme süreci daha uzundur.

Deri ile ilgili Cümleler

  • Lagün çok derin.
  • Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.
  • Bu beni derinden yaraladı.
  • Marian siyah deri ceket, mor eşarp ve mor pantolon giyiyor. Kıyafeti onun üzerinde harika görünüyor.
  • Ne kadar derin çok derin?
  • Deri, vücudun en büyük organıdır.
  • Deri bir omuz çantası arıyorum.
  • Deri döküntüm var.
  • Derin bir acı hissettim.
  • Deri ürünleri taşımıyoruz.
  • Andoryalıların mavi deri, beyaz saç ve antenleri vardır.
  • Derim kolayca yanıyor.
  • Ali bir çift siyah deri ayakkabı satın aldı.
  • Bir derin dondurucun var mı?

Deri kısaca anlamı, tanımı:

İnsan : Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı.

Hayvan : Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.

Tabaka : Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu. Katman. Katman. Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt. Derece.

Cilt : Formaları, yaprakları birbirine dikerek veya yapıştırarak kitap, defter, dergi vb.ne geçirilen deri, bez veya kâğıtla kaplı kapak. Bir eserin ayrı ayrı basılan bölümlerinden her biri. Ten.

Derisi kemiklerine yapışmak : Çok zayıflamak.

Derisine sığmamak : Çok kibirli olmak.

Derisini yüzmek : Derisini soymak, sıyırmak. birinin bütün varlığını elinden almak. işkence ederek öldürmek.

Deri altı : Derinin altında bulunan.

Alt deri : Bazı gövde ve yaprakların üst derilerinin altında bulunan, çoğu kez hücre zarları kalınlaşmış özel doku, hipoderm. Üst derinin altında bulunan ikinci tabaka, hipoderm.

Dış deri : Sinir sistemini ve duygu organlarını oluşturan, oğulcuğun dış yüzünü örten tabaka, ektoderm.

İç deri : Bitkilerin kök, sap ve yapraklarında kabuğun iç bölümü, endoderm. Sindirim ve solunum kanallarının iç yüzlerini ve karaciğerin, pankreasın içini örten tabaka, endoderm.

Orta deri : Dış deri ve iç deri arasındaki hücre katmanı, mezoderm.

Üst deri : Yüksek bitkilerde bütün bölümleri sararak onları dış etkilerden koruyan renksiz, saydam, bir hücreli tabaka, epiderm. Deriyi oluşturan iki tabakadan dışta olanı, epiderm.

Dana derisi : Ölü buzağından elde edilen ve tirşe yapımında kullanılan özel deri.

Domuz derisi : Çanta ve ayakkabı yapımında kullanılan bir tür sağlam deri.

Kaplan derisi : Deri sanayisinde çok tutulan ve kadın giysisi yapımında kullanılan deri.

Tırnak derisi : Tırnakların etrafında bulunan ince deri.

Yılan derisi : Deri sanayisinde çok tutulan ve ayakkabı, çanta ve kemer yapımında kullanılan deri.

Derici : Belirli bir amaçla kullanmak için hayvan derisini işleyen kimse.

Dericilik : Dericinin yaptığı iş.

Derik : Mardin iline bağlı ilçelerden biri.

Derili : Deri ile kaplanmış olan. Derisi olan.

Derilme : Derilmek işi.

Derilmek : Derme işine konu olmak.

Derin : Yoğun. Ayrıntılı. Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan. Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan. İçten gelen. Uzun süren. Dip. Yüzeyden içeri inen.

Derin derin : Uzun uzun. Anlamlı.

Derin derin düşünmek : Çok fazla düşünmek.

Derin devlet : Devletin çıkarlarını gözetip kolladığı öne sürülen, göz önünde olmayan örtülü güç.

Derin dondurucu : Besinleri bozulmadan uzun süre saklayan kapalı dolap. Bozulabilecek yiyecekleri niteliklerini bozmadan çok düşük ısılarda dondurarak uzun süre saklamak için kullanılan buzdolabı, donduraç, dipfriz.

Derin soğutma : Bir tür soğutma tekniği.

Derin soğutucu : Çok yüksek soğutucu özelliği olan bir buzdolabı türü.

Derin uyku : Uyanılması güç uyku, ağır uyku, deliksiz uyku, taş uykusu.

Derin uykuya dalmak : Derin bir biçimde uyumak.

Derince : Biraz derin. Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri.

Derinden : Pek belli olmayan uzak bir yerden. İçten. En ince ayrıntısına kadar, etraflıca.

Derinden derine : Uzaklardan. En iyi biçimde, en ince ayrıntılarına kadar.

Derine inmek : Bir konu üzerinde çok ve ayrıntılı araştırma yapmak.

Derinkuyu : Nevşehir iline bağlı ilçelerden biri.

Derinlemesine : Ayrıntılı olarak, derinliğine.

Derinleşmek : Derin duruma gelmek. Bir konuda köklü, sağlam bilgi edinmek, bilgisini genişletmek. Ses kaynağı uzaklaşarak az duyulur duruma gelmek.

Derinleştirmek : Derin duruma getirmek. Ayrıntılarına kadar incelemek, derinliğine incelemek.

Derinletmek : Derin duruma getirmek.

Derinliğine : Derinlemesine.

Derinlik : Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı. Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık. Bir konunun veya durumun özü. Karanlık, bilinmeyen dönem. Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi. En duyarlı nokta. Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu. Bulunulan yere göre uzakta olan yer.

Derinlik kayaçları : Yer kabuğunun derinlerinde, büyük kütleler biçiminde katılaşmış magma kayaçları.

Derinlik ölçümü : Okyanus derinliğinin veya yüksekliğinin özel bir aletle belirlenmesi işlemi, batimetri.

Derinlikölçer : Okyanusun derinliğini ölçmeye yarayan alet, batimetre.

Derinti : Toplantı. İnsan kalabalığı, güruh. Gelişigüzel toplanmış eşya.

Derisi dikenliler : Beşli bakışımlı denizkestaneleri, denizhıyarları, denizyıldızları, deniz yılanları ve denizlalelerini içine alan deniz hayvanları dalı.

Derişik : Derişmiş olan, mütemerkiz, mütekâsif, konsantre, seyreltik karşıtı.

Derişiklik : Derişik olma durumu.

Derişme : Yoğunlaşma. Derişmek işi.

Derişmek : Bir nokta dolayında toplanmak, temerküz etmek. Bir sıvı, içindeki su veya sıvı miktarı azalarak koyulaşmak, tekâsüf etmek.

Derivasyon : Irmak vb.nin yatağını değiştirme.

Aman derim : "sakın ha, böyle bir iş yapayım deme" anlamında kullanılan bir söz.

Avradı eri saklar peyniri deri : "her şey, durumuna uygun yöntemlerle saklanır" anlamında kullanılan bir söz.

Ayağını sıcak tut başını serin gönlünü ferah tut düşünme derin : "hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız" anlamında kullanılan bir söz.

Bir deri bir kemik : Çok zayıf (olmak).

Devenin derisi eşeğe yük olur : "zengin ne kadar fakir düşse de yoksula göre yine varlıklıdır" anlamında kullanılan bir söz.

Eşek derisi gibi : Duygusu az, duygusuz. derisi çok kalın.

İnsanın eti yenmez derisi giyilmez tatlı dilinden başka nesi var : "insan kendisini ancak tatlı diliyle sevdirebilir" anlamında kullanılan bir söz.

İt derisinden post olmaz : "aşağılık kimse veya şey, yüce ve temiz bir amaca hizmet edemez" anlamında kullanılan bir söz.

İt dişi domuz derisi : Sevilmeyen iki kişi arasındaki anlaşmazlıktan duyulan hoşnutluğu anlatan bir söz.

Korozyon derinliği : Metalin korozyondan etkilenen bir yüzeyi ile metalin orijinal yüzeyi arasındaki dik uzaklık.

Tabak sevdiği deriyi taştan taşa çalar : "birinin yakınlarına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir" anlamında kullanılan bir söz.

Üst deri altı : Üst derinin altında bulunan hücre katmanı.

Uykusu derin : Uykusu ağır.

Uykusu derin olmak : Uykusu ağır olmak.

Yüz surat davul derisi : Utanması olmayanlar için söylenen bir söz.

Yüzünün derisi kalın : Utanması, arlanması olmayan.

Yüzünün derisi yere geçmek : Yüzü yere gelmek.

Kaplı : Kabı olan. Kaplanmış olan. Ciltli.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır.

Getiri : Yarar. Kazanç. Faiz.

Post : Tarikatlarda şeyhlik makamı. Makam. Bazı deyimlerde "can" anlamında kullanılan bir söz. Tüylü hayvan derisi.

Toplantı : Birden çok kimsenin belirli amaçlarla bir araya gelmesi, içtima. Bir meclisin bir yıl içindeki birleşimlerinin her biri. Toplanma, bir araya gelme, kabarıklık oluşturma.

Düğün : Evlenme veya sünnet dolayısıyla yapılmış olan tören, eğlence, cemiyet. Bir olayı kutlamak için yapılmış olan büyük eğlence veya tören.

Pazar : Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün. Alışveriş. Rize iline bağlı ilçelerden biri. Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer. Tokat iline bağlı ilçelerden biri. Belli bir şeyin satıldığı yer.

Vücut : Var olma, varlık. İnsan veya hayvan gövdesi, beden.

Bu : En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz. Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz.

Derik - ilçe : Mardin kenti, Derik ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Derikanat : Yarasa.

Deriköstebeği : Solucan kurtçuklarının, yüzlek deri katlarında meydana getirdiği, belli bir biçimi olmayan, kanlı, yangılı, kabarcıklı ve kaşıntılı değişmeler; çalılık uyuzu, göçmen kurtçuk.

Derilgi : Dernek, toplantı

Derim : Sonbahar ortasında elma derleme günleri. Çadırın etrafını koruyan çul siper. Kuş yemi Cemiyet, toplantı [Bakınız: derim evi]

Derim ayı : Sonbahar.

Derim ban ev : Ulu, haşmetli, büyük çadır

Derim evi : Kafes şeklinde tahtadan yapılan portatif ev, çadır iskeleti. (Üstü keçe ve kilimle örtülür.) Keçeden yapılmış çadır. Etrafı ve üstü keçe, bez veya saz ile örtülen çadıra benzer göçebe evi

Derimek : Gelmek: Seferberlikte zaptiyeden bir dayak yedim, aklım başıma derimedi.

Derimevi : Van kenti, Deliçay bucağına bağlı bir yer.

Diğer dillerde Deri anlamı nedir?

İngilizce'de Deri ne demek? : [Deri] n. family name

n. Deri, family name; Arieh Deri, former Israeli Minister of the Interior

n. Deri, family name

Fransızca'da Deri : cuir [le]; peau [la]

Almanca'da Deri : n. Balg, Decke, Fell, Haut, Hülle, Integument, Leder, Pelle, Schwarte, Zurichter

adj. kutan

Rusça'da Deri : n. кожа (F), шкура (F), кожура (F)

adj. кожаный, кожный, кожевенный