Elma nedir, Elma ne demek

Elma; bir bitki bilimi terimidir.

  • Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
  • Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi.

Biyoloji'deki anlamı:

Gülgiller (Rosaceae) familyasından, çiçekleri pembe ya da beyaz, yapraklarını döken, ülkemizde meyvesi için kültürü yapılmış olan bir tür.

Yerel Türkçe anlamı:

Elma

İngilizce'de Elma ne demek? Elma ingilizcesi nedir?:

apple

Elma hakkında bilgiler

Elma (Malus domestica), gülgiller (Rosaceae) familyasından kültürü yapılmış olan bir meyve türü.

Eski Türkçe'de "alma" diye bilinen adının, meyvenin rengi olan "al" (kırmızı)'dan geldiği bilinmektedir. Elmanın ilk olarak Kuzey Anadolu'da, Güney Kafkaslar, Rusya'nın güneybatısında kalan bölgeler ve Orta Asya (Kazakistan'ın doğusu) dolaylarında ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tür, bütün dünyaya Orta Asya'dan yayılmıştır. Besin değeri çok yüksek olan bir meyvesi vardır. Tarih boyunca kültür çalışmalarıyla 1000 farklı elma çeşidi üretildiği tahmin edilmektedir.

En yakın akrabaları armut ve malta eriğidir. 5–12 m'ye kadar uzanan yaprak döken tacı geniş küçük bir ağaçtır. Yapraklar karşılıklı dizilişli, basit oval biçiminde, ucu sivri ve kenarları dişli, alt yüzü hafif tüylüdür. 5–12 cm uzunluğunda 3–6 cm genişliğindeki yaprakların sapı 2–5 cm kadardır. Çiçekler yapraklarla birlikte açar. Beyaz olan çiçekler genellikle ilk açtığında açık pembedir. 2,5-3,5 cm çapında 5 taç yapraklıdır. Meyve sonbaharda olgunlaşır, ekseriya 5–8 cm çapındadır.

 

-35 °C soğuğa dayanabilir. Kurak ve sıcaktan hoşlanmaz. Toprağı tınlı, tınlı-kumlu, en az 1 m derinlikte olmalıdır. Taban suyu 1 m'den yakın olmamalıdır. Taşlı ve kireçli toprağı sevmez.

Elma ile ilgili Cümleler

  • Ali ona verdiğim elmayı hevesle yedi.
  • Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
  • Ali Mary'ye elmas bir yüzük verdi.
  • Elma, açlığımı şimdilik yatıştırdı.
  • Elma, açlığımı geçici olarak giderdi.
  • Sen elmalarla armutları karıştırıyorsun.
  • Olgun bir elma ağaçtan düştü.
  • O, elması sergi salonuna getirdi.
  • Elma ağaçtan düştü.
  • Elma ağaçları ilkbaharda çiçek açar.
  • Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.
  • Elma ağacın dibine düşer.
  • Elma ağaçları yaşlandı ve yenileri ekildi.
  • Bahçende kaç elma ağacı var?

Elma kısaca anlamı, tanımı:

Çiçek : Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık. Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi. Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse.

Pembe : Bu renkte olan. Beyaza biraz kırmızı karıştırılmasıyla oluşan açık renk.

Beyaz : Beyaz ırktan olan kimse. Ak, kara, siyah karşıtı. Bu renkte olan. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü. Beyaz zehir.

 

Ağaç : Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Tahta, kereste.

Meyve : Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş. Ürün, sonuç, kâr.

Elma da alma da demesini biliriz : "şartlara göre uygun davranırız" anlamında kullanılan bir söz.

Elma gibi : Kırmızı (yanak).

Elmabaş : Tepeli dalgıç.

Elma çayı : Elmadan yapılmış olan çay.

Elma hoşafı : Kurutulmuş elma, şeker ve suyun kaynatılması ile yapılmış olan hoşaf.

Elma kompostosu : Yaş elma, şeker ve suyun kaynatılması ile yapılmış olan komposto.

Elma sirkesi : Elma suyundan elde edilen sirke.

Elma suyu : Elmadan çıkarılan meyve suyu.

Elma şarabı : Elma şırasının mayalanmasıyla elde edilen şarap.

Elma şekeri : Boya katılmış şeker pekmezine batırılarak şekerlenen ve çubuğa takılarak satılan elma.

Elma şurubu : Elmanın şekerle kaynatılmasından elde edilen bir içecek türü.

Elma yanaklı : Sağlıklı. Yanağı kırmızı, parlak, canlı olan (kimse).

Acı elma : Ebucehil karpuzu.

Çürük elma : Çürümüş elma. Bozuk, kalitesiz iş. Karaktersiz, yalancı, sahtekâr kimse.

Ekşi elma : Sert, sulu ve şeker oranı düşük bir tür elma.

Kızılelma : Yeryüzündeki bütün Türkleri birleştirip büyük bir imparatorluk kurmayı amaç olarak alan ülkü. Osmanlılar tarafından Roma ve Viyana şehirleri için kullanılan sembolik ad.

Ademelması : Gırtlak çıkıntısı.

Amasya elması : Bir yüzü kırmızı diğer yüzü ise sarı yeşilimsi bir renk taşıyan, ince kabuklu, hoş kokulu, uzun süre saklanabilen bir tür elma.

Amerikan elması : Bu ağacın badem biçiminde çekirdekli, armuda benzer yemişi. Antep fıstığıgillerden, Amerika'da yetişen bir ağaç, bilader ağacı (Anacardium occidentale).

Dağ elması : Yabani elma.

Deveelması : Çakırdiken.

Ferik elması : Ferik.

Fil elması : Turunçgillerden, Hindistan'da yetişen bir ağaç (Feronia elephantum). Bu ağacın yenilen meyvesi.

Japon elması : Japonya'ya özgü bir tür bitki.

Kabak elması : Amasya elmasının daha iri ve aşılı olanı.

Kiraz elması : Kırmızı, küçük ve sert bir tür elma.

Misket elması : Ankara ve çevresinde yetiştirilen, Amasya elmasının daha küçük ve daha tatlı olanı.

Pamuk elması : Pamuk telleri ve tohumla dolu bir kapsülden oluşan pamuk bitkisinin meyvesi.

Şeytan elması : Tatula.

Yer elması : Bu bitkinin besin olarak yararlanılan kök sapı. Birleşikgillerden, kök sapları yumru durumunda olan bir bitki (Helianthus tuberosus).

Elmacı : Elma yetiştiren veya satan kimse.

Elmacık : Elmacık kemiği.

Elmacık kemiği : Yüzün yanakla göz arasında bulunan, az çok çıkıntılı bölümü.

Elmacılık : Elmacının yaptığı iş.

Elmadağ : Ankara iline bağlı ilçelerden biri.

Elmalı : Antalya iline bağlı ilçelerden biri.

Elmalık : Elma bahçesi.

Elmanın dibi göl armudun dibi yol : "dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlem uygulanamaz, her biri özelliğine göre ayrı bir davranış ister" anlamında kullanılan bir söz.

Elmas : Elmastıraş. Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş. Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon. Bu taşlarla yapılmış.

Elmas gibi : Çok iyi, çok değerli.

Elmasiye : Dondurulmuş meyve suyundan yapılmış olan bir pelte türü.

Elmaslı : Elmas takmış olan.

Elmastıraş : (elma'stıraş) Üzeri elmas gibi yontulmuş (iyi tür cam, billur). Ucu elmaslı, kalem biçiminde cam keskisi, elmas.

Elmayı çayıra armudu bayıra : "elma fidanını düz ve sulak yere, armut fidanını bayıra, su tutmayan yere dikmelidir" anlamında kullanılan bir söz.

Al elmaya taş atan çok olur : "değerli kimselere sataşan çok olur" anlamında kullanılan bir söz.

Armudu soy ye elmayı say ye : "armut kabuğu soyularak elma da aşırı gidilmeden sayıyla yenilmelidir" anlamında kullanılan bir söz.

Bir elmanın yarısı o yarısı bu : Birbirlerine çok benzeyen kimseler için kullanılan bir söz.

Camcı elması : Ucundaki küçük, dönebilen elmas parçası ile camı çizerek kesmeye yarayan alet.

Kara elmas : Maden kömürü. Kayaları delmekte kullanılan siyah elmas, karbonado.

Yarım elma gönül alma : "armağan küçük de olsa gönül almaya yeter" anlamında kullanılan bir söz.

Yarım elmanın yarısı o yarısı bu : Birbirine çok benzeyenler için söylenen bir söz.

Parlak : Yüzü güzel (oğlan). Temiz ve ışıklı. Göze çarpacak kadar başarılı. Parlayan, ışıldayan.

Sert : Titizlikle uygulanan, sıkı. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı. Güçlü kuvvetli. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan. Gönül kırıcı, katı, ters. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı. Hırçın, öfkeli, hiddetli.

Kırmızı : Bu renkte olan. Al, kızıl renk.

Yeşil : Olmamış, ham (meyve). Bu renkte olan. Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı. Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk.

Renk : Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum. Nitelik. Çeşitlilik.

Koku : Belirti, işaret. Güzel kokmak için sürülen esans. Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu.

Gevrek : Kolayca kırılıp ufalanan. Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir çörek türü. Şen, neşeli (gülüş).

Familya : Aile. Birçok ortak özelliği sebebiyle bir araya getirilen cinslerin topluluğu, fasile. Karı, eş.

Elma ağ kurdu : Elma güvesinin tırtılı.

Elma ağacı : Özodunu kırmızı kahverengi, dışodunu pembe, yılhalkaları belirsiz, hava kurusunun özgül ağırlığı 0,75 gr/cm3 olan dayanıksız bir ağaç. (botanik, tarım)

Elma aşı : Elma ile yapılan yemek.

Elma çalısı : İri fındık kadar meyveleri olan, lezzetli, ada çayı da denilen bir bitki.

Elma eşeği : Ağacın yüksek yerlerindeki elmayı almaya yarayan üç ayaklı bir araç.

Elma gözkurdu : Elmalarda çiçek tomurcuklarını yiyerek meyve verimine engel olan kınkanatlı.

Elma güvesi : Güveler familyasının, 7 mm. boyda olan ve "elma ağ kurdu" dediğimiz genç evreyi, elma, erik, badem, kayısı, söğüt ağaçlarına ördüğü ağlar altında geçirerek konakçı bitkiyi çırılçıplak bırakabilen, çok önemli örneği.

Elma içkurdu : Elmadan başka, armut, ayva, kayısı, kiraz, şeftali ve ceviz içinde de gelişerek, bu yemişlerin en büyük düşmanı sayılan küçük tırtıl.

Elma kürk : Devlet büyükleri için tilki postunun yanak parçalarından yapılmış kürk.

Elma pamuklubiti : Elma, armut, ayva ağaçlarına üşüşerek, dallarda pamuklu görünüşüyle yaralar ya da dalgalı urlar oluşumuna yol açan 2 mm. boyunda yaprakbiti; kanlıbit.

Diğer dillerde Elma anlamı nedir?

İngilizce'de Elma ne demek? : [Elma] adj. malic

n. apple

Fransızca'da Elma : pomme [la]

Almanca'da Elma : n. Apfel

Rusça'da Elma : n. яблоко (N)

adj. яблоневый, яблочный