Taslakçı nedir, Taslakçı ne demek

Taslakçı; Tarih alanında kullanılan bir terimdir.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

1.Model yapan kimse. 2.Taş ocağında taşları kıran kimse.

Tarih terimi olarak anlamı:

Orta belirtisi taşıdığı için, kışlaya bile uğramaksızın yeniçerilik taslayan kimse.

Taslakçı anlamı, tanımı

Taslak : Bir şeyi, bir sanat veya edebiyat eserini ana çizgileriyle, türlü bölümleriyle belirten ön çalışma. Eskiz. Usta olmadığı hâlde kendini ustaymış gibi göstermeye çalışan kimse

Yeniçerilik : Yeniçeri olma durumu, yeniçeri askerliği. Yeniçeri asker kuruluşunun olduğu devir. Yeniçeri askerî kuruluşu.

Yeniçeri : Kapı kulu teşkilatının piyade sınıfı. Bu asker sınıfından olan er.

Belirti : Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane. Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan işaret, araz, semptom.

Uğramak : Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak. Cin, peri çarpmak. Fırlayarak çıkmak, hızla çıkmak. Kötü duruma konu olmak. Yaklaşmak. Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek.

Uğrama : Uğramak işi.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Kışla : Askerlerin toplu olarak barındıkları yapılar bütünü. Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği veya kışın barındığı kapalı ağıl.

 

Yapan : Ardıç ve gomalak ağacının, yatay büyüyen dalları.

Kıran : Kırma işini yapan (kimse). Dağ sırtı, tepe, bayır. Kıyı, kenar, çevre, uç. Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet. Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı. Kıraç toprak.

Kıra : Çiçeği düşmemiş, ceviz büyüklüğündeki küçük kavun, karpuz. Küçük : Ahmet'in kırasını gördün mü?. Yalçın, sert kaya. Çığlık, bağırtı. Fasulye. Çevre, kıyı, kenar, uç.

Yapa : Ekinin, toprak üstündeki bölümü. Kırkılmış koyun yünü. Yapağı.

Ocağ : Ev, aile.

Uğra : Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un.

Bile : Da, de, dahi. Birlikte. Üstelik.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Orta : Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. İyi ile kötü arasındaki durum. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Yeniçeri Ocağında tabur. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Ne büyük ne küçük, midi. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Ne uzun ne kısa, midi. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Orantı.

 

Beli : Evet.

Yeni : Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı. Tanınmayan, bilinmeyen. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan. Biraz önce, çok zaman geçmeden. Daha öncekilerden farklı olan. Eskisinin yerine gelen. En son edinilen. İşe henüz başlamış. Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan.

Diğer dillerde Tasınlı anlamı nedir?

Fransızca'da Tasınlı nedir ? : reconstruit