Yoğunlaştırıcı nedir, Yoğunlaştırıcı ne demek

Yoğunlaştırıcı; Fizik, Kimya alanlarında kullanılan bir sözcüktür.

Fiziksel anlamı:

Uçuğu yoğuşturmaya ve sıvı olarak toplamaya yarayan aygıt.

Kimya'da terim anlamı:

Madde veya enerji yoğunlaştıran bir cihaz. Soğutarak buharı sıvıya dönüştüren alet. Organik bileşiklerin polimerleştirmesinde kullanılan bir cihaz. Mercekler ve aynaların bir sistemi.

Yoğunlaştırıcı anlamı, kısaca tanımı

Yoğun : Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif. Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.). Koyu, kalın. Şişman, iri, tombul. Artmış, çoğalmış bir durumda olan. Dolu, sıkı, sıkışık, çok, konsantre. Kaba, kalın, iri (elek, iğne)

Polimerleştirme : Polimerleştirmek işi.

Organik bileşik : Canlı organizmanın özelliklerini gösteren ve karbon kapsayan bileşikler. Karbon-karbon bağı içeren kolayca yanabilen, yem içerisindeki yağ, protein, karbonhidratlar gibi geniş bir kimyasal bileşikler grubu.

Yoğuşturma : Yoğuşturmak işi.

Polimer : Tekrarlanan yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı (birleşikler).

Organik : Doğal yolla yapılan. Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan. Organlarla ilgili, uzvi. Canlı, güçlü (ilişki).

Toplama : Toplamak işi. Kalın bazlamaya benzer bir çeşit tandır ekmeği. Değişik parçaların bir araya getirilmesiyle oluşmuş. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulma işlemi, cem. Toplanarak bir araya getirilmiş.

 

Aynalar : Üç çizgi oyununda bir yer.

Bileşik : Birleşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep. Kimyasal tepkimeler sonucu iki veya daha çok elementten oluşan ve bunlardan bağımsız fiziksel, kimyasal nitelikler gösteren (madde). Ses ve görüntünün birlikte yer aldığı film parçası.

Buharı : Baca. Odunluk, odun dolabı. Baca. (Yukarıdinek Şarkikaraağaç Isparta; Beyceli Fatsa Ordu; Kırçiçeği Susuz Kars; Yenikent Aksaray Niğde).

Mercek : İçinden geçen paralel ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran veya birbirinden uzaklaştıran, camdan veya ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim, adese, lens.

Toplam : Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn.

Sistem : Düzen. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. Model, tip. Dizge. Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat. Yol, yöntem.

Enerji : Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke. Manevi güç. Organların çalışabilmesi ve vücut ısısının sürdürülebilmesini sağlayan besin ögelerinin oluşturduğu güç.

Buhar : Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu.

Organ : Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv. Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş.

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Cihaz : Aygıt, alet, takım. Çeyiz.

Dönüş : Dönme işi. Oyuncunun bir ayağını yerden kesmeden yaptığı dönme hareketi.

Diğer dillerde Yoğunlaştırıcı anlamı nedir?

İngilizce'de Yoğunlaştırıcı ne demek ? : condenser