Işıldak kulesi nedir, Işıldak kulesi ne demek

Işıldak kulesi; Gösteri alanında kullanılan bir sözcüktür.

Teknik terim anlamı:

Sahne içinde, yanlarda, basamaklı, üzerine gereken aygıtlar konulabilen, yüksek çelik kule.

Işıldak kulesi kısaca anlamı, tanımı

Işıl : Işıklı. Işıldayan, parlak. Işıldayan, parlayan

Işıldak : Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı, projektör. Parlayan, ışıltılı.

Kule : Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı. Cihannüma.

Basamaklı : Basamağı olan.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

Basamak : Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri. Bir amaca ulaşmak için yararlanılan kişi, durum veya yer. Derece, aşama, kerte, evre. Ondalık sayı sisteminde bir sayının sağdan sola doğru rakamlarının derecelerine göre her birinin bulunduğu yer, hane. Bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yüksek kuvveti.

Yüksek : Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı. Yukarıda, üst tarafta olan yer. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan. Normal değerlerin üstünde olan. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. Güçlü, şiddetli. Derece ya da makamı bakımından üstün. Erdemli, faziletli. Etkili.

 

İçinde : Süresince, zarfında. ile dolu bir biçimde. Ortamında.

Basama : Çocuk yürütme arabası.

Sahne : İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk. Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri. Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı. Görüntü. Tanık olunan, gözlenen olay.

Aygıt : Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım.

Çelik : Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat. Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal. Bu alaşımdan yapılmış. Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılmış kısa değnek. Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek. Kısa kesilmiş dal. Kök salması için yere dikilen dal. Zayıf fakat güçlü (vücut).

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Gere : Meyve dallarını eğmek ya da davarları yakalamak için kullanılan ucu çengelli uzun sırık. Geniş. Ağız kavgası, çekişme.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

 

Basa : Fazla, baskın, üstün: Yemeğe yağı kısa, tuzu basa koy. Arkasından, hemen sonra: Ahmedin izi basa ben de geldim. Fazla, üstün, baskın. Arka.

Çeli : Mısır sapı: Tarladan bu çelileri toplattırmak lâzımdır. Keçi yavrusu: Çeli küçük iken sevilir. Dalga taşıyıcı ortamın sürücü kaynağa karşı gösterdiği hızla oranlı direni kuvvetinin oranlıluk değişmezi.

Sahn : Avlu. Cami, medrese ve kiliselerde umumun toplanmasına mahsus üstü kubbeli, örtülü yer.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Diğer dillerde Işıldak kulesi anlamı nedir?

İngilizce'de Işıldak kulesi ne demek ? : tower, boomerang