Kuvve nedir, Kuvve ne demek

Kuvve; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

Kuvve kısaca anlamı, tanımı:

Kuvveden fiile çıkarmak : Düşünülen, tasarlanan şeyi gerçekleştirmek.

Kuvvet : Bir niceliğin kendisi ile çarpılarak yükseltildiği derecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 sayısı 2'nin kuvvetini gösterir. Şiddet, zor, cebir. Güç. Dayanıklı olma durumu. Durgunluğu harekete veya hareketi durgun bir duruma çeviren etken, direnci kıran veya direnç doğuran özellik. Bir ülkenin silahlı gücü. Fiziksel güç, takat. Yetke, erk, nüfuz.

Kuvvet almak : Herhangi bir yardımla gücü artmak, kuvvetlenmek.

Kuvvet bulamamak : Cesaret edememek.

Kuvvet çifti : Birbirine paralel ters yönde ve eşit ağırlıkta iki kuvvetin oluşturduğu kuvvet takımı.

Kuvvet komutanları : Kara, deniz, jandarma ve hava kuvvetleri komutanlarına toplu olarak verilen ad.

Kuvvet macunu : İçindeki maddeler dolayısıyla cinsel gücü artıran karışım.

Kuvvet vermek : Bir konuya çok önem vermek.

Kuvvetini toplamak : Gücünü artırmak, kuvvetlenmek.

Kuvvetlendirici : Fotoğrafçılıkta negatiflerin güçlendirilmesini sağlayan banyo. Gücü artıran, güçlendirici şey.

Kuvvetlendirmek : Güçlenmesini sağlamak, gücünü artırmak.

 

Kuvvetleniş : Kuvvetlenme işi.

Kuvvetlenme : Kuvvetlenmek işi.

Kuvvetlenmek : Güç kazanmak, direnci veya gücü artmak.

Kuvvetli : Gücü çok olan, zorlu, şiddetli. Çok etkileyici. Sağlam, dayanıklı olan. Etkili. Görevini iyi yapan, keskin. Üstün, donanımlı. Saygın, nüfuzlu.

Kuvvetli rüzgar : Rüzgâr çizelgesinde hızı 22-27 deniz mili olan ve kuvveti 6 ile gösterilen rüzgâr.

Kuvvetlice : Oldukça güçlü, kuvvetli. (kuvvetli'ce) Güçlü bir biçimde.

Kuvvetölçer : Kuvvetleri ölçmeye yarayan cihaz, dinamometre.

Kuvvetsiz : Gücü, kuvveti olmayan, güçsüz. Etkisiz.

Kuvvetsizlik : Kuvvetsiz olma durumu, güçsüzlük.

Kuvvetten düşmek : Gücü azalmak.

Acı kuvvet : Sert, etkili, zorlu kuvvet.

Adezyon kuvveti : Yan yana duran veya sürtünen iki cismin molekülleri arasındaki çekiş kuvveti.

Bindirilmiş kuvvetler : Motorlu taşıtlara bindirilmiş asker birlikleri.

Birlikten kuvvet doğar : "toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar" anlamında kullanılan bir söz.

Çenesi kuvvetli : Çenebaz.

Çeneye kuvvet : Konuşma gücüyle, durmadan konuşup söyleyerek.

Deniz kuvvetleri : Bir ülkeyi denizden gelecek saldırılara karşı korumak için oluşturulan askerî kuruluşlar.

Güçlü kuvvetli : Maddi ve manevi bakımlardan gücü, destekçisi olan, torpili olan. Sağlığı, gücü, kuvveti yerinde olan.

Hava kuvvetleri : Ülkenin havadan savunulmasını sağlamak için uçak, helikopter, balon vb. araçlardan ve bunlarla ilgili yer hizmetlerinden, kuruluşlarından oluşturulan teşkilat.

İcra kuvveti : Yürütme gücü.

İhtiyat kuvvetleri : Savaş sırasında harekâtın gelişmesine etkide bulunmak için her an savaşa girebilecek biçimde hazır bulundurulan birlikler.

 

Kaba kuvvet : Bir amaca ulaşmak için zorbalık yaparak veya güç kullanarak tutulan yol.

Kara kuvvet : Din bağnazlığının oluşturduğu gerici ve tehlikeli güç.

Kara kuvvetleri : Silahlı kuvvetler içinde yer alan kara ordularının tümü. Bir ülkeyi karadan gelecek saldırı ve tehlikeye karşı korumak amacı ile kurulan askerî teşkilat.

Kolluk kuvveti : Güvenlik güçlerinin oluşturduğu birlik.

Koluna kuvvet : İş yapan bir kimseye, isteklendirmek, coşturmak için söylenen bir söz.

Maneviyatı kuvvetli tutmak : Karşılaşılan zorluklara dayanabilmek için güçlü olabilmek.

Merkezkaç kuvvet : Bir merkez çevresinde dönen bir cismi merkezden uzaklaştıran kuvvet.

Nefesi kuvvetli : Okuduğu dualar etkili olan (kimse).

Sinirleri kuvvetli : Kolayca, çabuk heyecanlanmayan veya sinirlenmeyen.

Tabana kuvvet : Bir yere yayan gitmekten başka çare olmadığını anlatan bir söz.

Tabana kuvvet kaçmak : Çok hızlı, koşarak kaçmak.

Teşri kuvveti : Yasama gücü.

Teşrii kuvvet : Yasama gücü.

Var kuvvetiyle : Var gücüyle.

Yasama kuvveti : Yasama gücü.

Zinde kuvvet : Taze kuvvet. Güçlü, donanımlı, yıpranmamış, etkili kişi veya kurum.

Zırhlı kuvvet : Zırhlı birlik.

Düşünce : Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. İlke, yönetici sav. Niyet, tasarı. Tasa, kaygı, sıkıntı.

Niyet : Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat. Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası. Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama.

Devlet : Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Bu tüzel varlığın yönetim organları. Talih. Büyüklük, mevki. Mutluluk.

Silahlı : Silahı olan.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.

Yeti : İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke.

Kuvvet alanı erkili : Ağınım alanı içinde bulunan birim kütlenin erkil erkesinin değeri.

Kuvvet alıştırmaları : Kas gruplarını güçlendiren ve daha çok ağırlığa ve eşin direncine karşı yapılan alıştırmalar.

Kuvvet çizgileri : (fizik)

Kuvvet çizgisi : Bir elektriksel, mıknatıssal ya da ağınımsal alan yönlecine, her noktasında teğet olan ve alanın uzaydaki gidişini gösteren çizgi.

Kuvvet dutmak : Kuvvet peyda etmek, kuvvetlenmek

Kuvvet iletimi : (fizik)

Kuvvet küme aksiyomu :

Kuvvet kümesi :

Kuvvet merkezi : (matematik)

Kuvvet olmak : Kolay gelmek: Kuvvet ola.

Kuvve ile ilgili Cümleler

  • Ali özel kuvvetlerin iyi eğitimli bir üyesidir.
  • O, hava kuvvetlerine katılmak istedi.
  • Askeri kuvvetler resmi geçit yaptı.
  • Burak özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
  • Kuvvetli yağış dışarı çıkmama engel oldu.
  • Özel kuvvetlerde nefret ettiğin ilk şey kendinsin.
  • Kuvvetli bir rüzgar esiyor ve ben hızlı gidemiyorum.
  • Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun "Kanunların Ruhu" adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
  • Ben kuvvetle sana katılıyorum.
  • Kuvvetli yağış dışarı çıkmama izin vermedi.
  • Özel kuvvetlerde beş yıldan sonra işten ayrıldım.
  • Kuvvetli bir rüzgar vardı.

Diğer dillerde Kuvve anlamı nedir?

İngilizce'de Kuvve ne demek? : intention; force, power; faculty